Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/15402 E. 2014/8486 K. 21.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15402
KARAR NO : 2014/8486
KARAR TARİHİ : 21.04.2014

MAHKEMESİ : Sinop 1. Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/06/2013
NUMARASI : 2012/93-2013/530

Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptaliyle ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte yeniden bağlanması ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 16/04/2010 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden boşandığı, 26/04/2010 tarihinde yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya 1990 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, İlçe Jandarma Komutanlığına yapılan telefon ile ihbar üzerine re’sen kollukça yapılan araştırma sonucu düzenlenen 06/06/2011 tarihli tutanağa göre adının gizli kalmasını isteyen çevre sakinleri ile yapılan görüşmelerde davacı ve boşandığı eşinin Ç. köyünde aynı adreste birlikte yaşadıklarını, çevredekilerce evli olduklarının bilindiği, boşandıklarının ve davacının babasından dolayı maaş aldığının bilinmediği tespit edilmiş olup, söz konusu tutanak, davalı kurum tarafından düzenlenen 20/12/2011 tarihli kontrol memuru raporuna da dayanak oluşturmuştur. Mahkemesince alınan adres hareketlerine göre davacı ve boşandığı eşinin boşanma tarihinden 20/02/2012 tarihine kadar aynı adreste kayıtlı göründükleri tespit edilmiş, yaptırılan kolluk araştırması sonucu düzenlenen 23/03/2012 tarihli tutanakta, davacı ve boşandığı eşinin boşanma tarihinden itibaren oğulları İlhami’nin yanında Y. Mah. A.S.E.Cad. S. Apt. No:. A./S. adresinde birlikte yaşadıkları, eski eşin ara sıra Ç.köyüne gittiği ve burada babasından kalan evde kaldığı bildirilmiş, seçmen kayıtları incelendiğinde davacı ve boşandığı eşinin 2011 yılı seçimlerinde Y. Mah.de aynı adreste kayıtlı olup, birbirleri ardına aynı sandıkta oy kullandıkları belirlenmiş, eski eşin Yalı Mah. deki adreste boşanma tarihinden sonra 24/02/2012 tarihinde su aboneliğinin bulunduğu görülmüştür. Ceza soruşturması sırasında beyanına başvurulan tanıklar O.D. ve Ş. D.’in, davacı ve boşandığı eşinin komşuları olup, fiilen birlikte yaşadıklarını ifade ettikleri, köy muhtarı A.. A..’ın ise davacı ve boşandığı eşinin dört yıldır ayrı yaşadığını, boşandıklarından haberinin olmadığını beyan ettiği görülmüş, davacı tanıkları ise davacı ve eski eşi arasında fiili birlikte yaşamın bulunmadığını bildirdikleri anlaşılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporuna dayanak oluşturan kolluk araştırma tutanağında davacı ve eski eşinin, aynı adreste fiilen birlikte yaşadıklarının bildirilmesi; kontrol memuru raporu düzenlendiği sırada ve sonrasında aynı yerleşim yerinde kayıtlı görünmeleri, eski eşin ve davacının 2011 yılı seçimlerinde aynı sandıkta ardı ardına oy kullandıklarının tespit edilmesi, mahkemesince yaptırılan kolluk araştırmasında davacı ve boşandığı eşinin boşanma sonrası oğulları İlhami’nin yanında Y.Mahallesindeki evde birlikte yaşadıklarının bildirilmesi, eski eşin Y.Mahallesindeki sözkonusu adreste boşanma sonrasında su aboneliğinin bulunması hususları ile tanıklar O. D.ve Ş. D.’in ceza soruşturması sırasında verdikleri beyanlar birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.