Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/15322 E. 2014/285 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15322
KARAR NO : 2014/285
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/06/2013
NUMARASI : 2013/172-2013/454

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Davacı; davalı kooperatife ait işyerinde 15.08.1988 – 30.07.2009 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında geçen ve davalı Kurum’a bildirilmeyen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının, 01.01.1991 – 30.07.2009 tarihleri arasında 6.660 gün çalıştığının tespitine karar verilmişse de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına davalı işyerince düzenlenen işe giriş bildirgesive bildirilen çalışma bulunmadığı, davalı Kurum tarafından davalı kooperatifin 506 sayılı Yasa kapsamına alınmadığının bildirildiği, dönem ve ücret bordrolarının bulunmadığı, davacının 27.05.1997 tarihinden itibaren Aydın ilinde geçtiği anlaşılan 34 günlük çalışmasının bulunduğu, bilirkişi tarafından ilk olarak düzenlenen raporda; bu çalışmalar nedeni ile davacının Aydın ilindeki çalışmalarının bitiminin ve Diyarbakır’a gelmesinin alacağı süre dikkate alınarak çalışmaların 10.07.1997 tarihinden itibaren başlatıldığı ve talep edilen sürenin sonuna kadar aralıksız hesapladındığı, 1997 yılından önceki çalışmaların hak düşürücü süreye uğradığının bildirildiği, davacı tarafından bilirkişi raporuna yapılan itiraz üzerine Aydın SGK İl Müdürlüğü’ne yazı yazıldığı, cevaben davacının çalışması ile ilgili somut bilgi edinilemediğinin ve davacının kaydına rastlanılmadığının bildirildiği, bu nedenle hükme esas alınan ve yeniden düzenlenen ikinci bilirkişi raporunda davacının Aydın ilinde çalışmadığının kabul edildiği ve davacının askerlik dönüşü esas alınarak çalışmalarının 01.01.1991 tarihinden itibaren başladığının kabulünün gerekeceğinin bildirildiği, davacının 31.05.1989 – 30.11.1990 tarihleri arasında askerlik yaptığı, davacı vekili tarafından delil olarak sunulan 02.09.2005 tarihli vergi dairesi elemanlarınca tanzim edilen tutanakta; davacının davalı kooperatifte çalışmakta olduğunun bildirildiği, dosya içerisinde mevcut ve kooperatifin mührünü taşıyan tarihsiz yazıda; davacının kooperatifte çalıştığının yazılı olduğu, ancak imzanın kime ait olduğunun belli olmadığı, davalı vekilince; bu belgeyi 2000’li yıllarda kooperatife başkanlık yapan N..A.. verdiğinin ve başkanlıktan düştükten sonra yeni gelen yönetime beslediği husumet nedeni ile bu belgeyi düzenlediğinin beyan edildiği, ancak N..A.. dinlenilmediği anlaşılmaktadır.
Hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icabettiği Yargıtay’ın yerleşmiş içtihadı gereği olduğundan, kamu düzenini ilgilendiren hizmet tespiti davalarında, hakimin özel bir duyarlılık göstererek delilleri kendiliğinden toplaması ve sonucuna göre karar vermesi gerekir. Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı bu davalarda ispat yükü bir tarafa yüklenemez.
Öte yandan, hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunması olduğundan, tespiti istenen dönemde kişinin sigortalı niteliği taşıyıp taşımadığı ile yapılan işin kanun kapsamına girip girmediği araştırılmalıdır. Çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu ancak, bu koşullar varsa inceleme konusu yapılabilecektir.
Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabileceğinden; bu davalarda iş yerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, mümkün oldukça tespiti istenen dönemde işyerinin yönetici ve görevlileri, işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde, tarafları veya işyerini bilen veya bilebilecek durumda olanlar zabıta marifetiyle araştırılarak saptanmalı, sigortalının hangi işte hangi süre ile çalıştığı, çalışmanın konusu, sürekli, kesintili, mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında beyanları alınarak, tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli, beyanları diğer yan delillerle desteklenmelidir.
Bu amaçla, tanıkların, hizmet tespiti istenen tarihte, işyeri veya komşu işyeri sigortalısı ya da işvereni olup olmadıkları araştırılmalı, davalı Kurum’dan, bu kişilerin belirtilen tarihte sigortalılık bildirimlerinin hangi işyerinden yapılmış olduğu da sorularak, elde edilen bilgilerin ifadelerde belirtilen olgularla örtüşüp örtüşmediği de irdelenmeli, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmelidir.
Bu davalarda, işverenin çalışma olgusunu kabulü ya da reddinin tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı da göz önünde tutulmalıdır.
Nitekim açıklanan hususlar Hukuk Genel Kurulu’nun 25.09.2913 tarih ve 2013/21-182 Esas, 2013/1401 Karar sayılı kararında da benimsenmiş ve açıkça belirtilmiştir.
Somut olayda; mahkemece çalışmaların geçtiği iddia edilen işyerinin bir kooperatif olduğu, bu itibarla işlemlerinin kayda geçmesi gerekliliği göz ardı edilerek, davalı kooperatifin kayıt ve belgeleri getirtilmeden, ücret ödeme olgusu araştırılmadan, dosyaya sunulan belgelerde imzası bulunan N.. A.. dinlenilmeden, davacının fiili çalışmaları hiçbir şüpheye mahal vermeyecek derecede ortaya konulmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle davacının hizmet cetvelinde görünen ve Aydın ilinde geçtiği anlaşılan çalışmalarına ilişkin olarak; bu işyerinin bordrolarını dosya arasına alıp bordro tanıklarını ve zabıta marifetiyle ve Kurum’dan sorularak komşu işyeri sahipleri ile çalışanlarını tespit edip bu kişileri de dinleyerek davacının Aydın ilinde geçen gerçek bir çalışması bulunup bulunmadığını açıklığa kavuşturmak, Aydın ilinde geçen bir çalışma var ise bu çalışmadan önceki dönemin hak düşürücü süreye uğradığını kabul etmek, ayrıca; davalı kooperatifin denetime tabi olduğu göz önünde bulundurularak, hesaplarına ve ödemelerine ilişkin tüm defter ve kayıtlar ile davalı Kurum kayıtlarında yer alan dava konusu döneme ait tüm prim bordrolarını celbetmek, davacıya ücret ödemesi yapılıp yapılmadığını araştırmak, davacıya kooperatif üyerinden toplanan aidatlardan maaş ödendiği yönündeki tanık beyanları da göz önünde bulundurularak; kooperatif kayıtlarında söz konusu aidat ve ödemelere ilişkin kayıt bulunup bulunmadığını da araştırmak, kooperatif belgelerinde bunlara ilişkin kayıtlara rastlanmaz ise tanıkları yeniden dinleyerek toplanan aidatların ve davacıya yapılan ödemenin kooperatif kayıtlarına neden geçmediğini açıklattırmak, davalı kooperatifin muhasebe işlemlerini yürütmek üzere kimlere yetki verildiği, kooperatiflerin büro hizmetinin dava konusu tüm dönemi kapsayacak şekilde kim tarafından yürütüldüğünü araştırıp ücret ve aidat hususlarını, tanık beyanlarında geçtiği şekilde elden ödeme yapılıp yapılmadığını bu kişilerden de sormak, ücret ödemelerinin kayıtlara geçmemesinin geçerli ve kabul edilebilir bir nedeni olup olmadığını tespit etmek, dosyada mevcut belgelerde ismi bulunan N.. A.. dinleyerek belgelerdeki hususları açıklattırmak ve böylece toplanan tüm deliller ışığında varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.