Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/15198 E. 2014/3977 K. 06.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15198
KARAR NO : 2014/3977
KARAR TARİHİ : 06.03.2014

MAHKEMESİ : Keşan 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2012
NUMARASI : 2012/56-2012/382

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne kısmen karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 1.1.1986-23.6.2007 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirimeyen çalışma sürelerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı işyerinde 19.2.1986-5.6.1993 ve 1.3.2002- 1.6.2005 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmişse de, varılan bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Gerçekten, davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki delillerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece nizalı dönemede geçen çalışmalarının kesintisiz olduğunun kabulüne karar verilirken dinlediği tanıkların kayıtlara geçen kişilerden olmadığı gibi, komşu işyeri tanıklarının beyanlarından nizalı dönemin tamamında çalışmalarının olmadığı ve dinlenen tanıkların kayıtlara geçen komşu işyeri çalışanı olup olmadığına ilişkin de yazılı bir delil yoktur. Öte yandan dinlenen tanık beyanları davacının çalıştığı süreleri ve çalışmanın niteliğini belirlemeye yeterli değildir.
Yapılacak iş, davacının tespitini istediği sürelerle ilgili işverence SGK’na verilen dönem bordrolarında dava konusu dönemde kesintisiz çalışması bulunan bir diğer deyişle çalışmanın kesintisiz olduğunun bilmesi mümkün olan kayıtlı tanıklar saptanarak, bu tanıkların bilgilerine başvurmak, dönem bordroları yok ise işyerine komşu işyerlerinin kayıtlara geçmiş kişileri veya benzer işi yapanların kayıtlara geçmiş yukarıda açıklanan niteliklerdeki kimseleri tespit edilip dinlenmek ve tüm deliller toplandıktan sonra delilleri takdir edip ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan V.. Ç..’a iadesine, 06/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.