Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/15197 E. 2014/8490 K. 21.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15197
KARAR NO : 2014/8490
KARAR TARİHİ : 21.04.2014

MAHKEMESİ : Gaziantep 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/06/2013
NUMARASI : 2011/466-2013/216

Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaliyle kesilen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte yeniden bağlanması ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 26/10/1999 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden boşandığı, 02/02/2000 tarihinde yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya 1997 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davalı Kurum tarafından telefon ile ihbar üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 04/05/2011 tarihli kontrol memuru raporuna dayanak oluşturan 27/04/2011 tarihli kolluk araştırma tutanağında, davacı ve boşandığı eşinin Ü. Mah. T. Sk. No:12 Ş./G. adresinde birlikte yaşadıkları tespitlerine yer verildiği görülmüştür. Mahkemesince yaptırılan adres araştırmalarında davacının 17/03/2007 tarihli TÜİK sayımlarından bu yana belirtilen adreste kayıtlı olduğu; boşandığı eşinin ise davacının 2007 yılından beri kayıtlı olduğu adrese 31/07/2009 tarihinde Nüfus Müdürlüğü’ne başvurarak yerleşim yeri kaydını yaptırdığı tespit edilmiştir. Yine seçmen kayıtları incelendiğinde; eski eşin davacı ile kayıtlı olduğu adreste 2010 ve 2011 yılı seçimlerinde oy kullandığı belirlenmiş; gerek temyize konu dava dosyasında gerekse davacı ve boşandığı eşi hakkında açılan ceza davası dosyasında yaptırılan kolluk araştırmalarında davacı ve eski eşinin belirtilen adreste fiilen birlikte yaşadıkları, davalı kurum memurları tarafından yapılan araştırma sonrası adreslerini fiilen değiştirdikleri, öncesinde 15 yıldır belirtilen adreste birlikte yaşadıkları , ne zaman boşandıklarının bilinmediği bildirilmiş olup, eski eşin araştırma sonrası fiilen yaşadığı belirtilen Ü. Mah. T. Sk. No. Ş./G. adresinde yapılan araştırmada ise bu hanenin uzun zamandır boş ve kapalı olduğu, kullanılmadığı, eski eşin arada bir geceleri gidip geldiği tespit edilmiştir. Mahkemesince dinlenen davacı tanığı M.. D..; davacının dünürü olduğunu, eski eşi ile fiilen birilkte yaşamadıklarını bildirmiş olup; kolluk araştırma tutanaklarında bilgilerine başvurulan tanıklar S.. Ç.. ve H.. P.. ise haklı nedene dayanmaksızın beyanlarını değiştirerek, davacı ve eski eşi arasında fiilen birlikte yaşamın bulunmadığını, aynı cadde üzerinde farklı adreslerde yaşadıklarını bildirmişlerdir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporuna dayanak oluşturan kolluk araştırma tutanağında davacı ve eski eşinin, aynı adreste fiilen birlikte yaşadıklarının bildirilmesi; 1999 yılında boşanmalarına rağmen davacı ve eski eşinin kontrol memuru incelemesinin yapıldığı sırada ve sonrasında aynı yerleşim yerinde kayıtlı görünmeleri, eski eşin belirtilen adres itibari ile 2010 ve 2011 yılı seçimlerinde oy kullandığının tespit edilmesi, eski eşin kontrol memuru araştırması sonrası fiilen yaşadığı belirtilen adresin kapalı olduğunun ve kullanılmadığının sabit olması, yargılama sırasında düzenlenen kolluk araştırma tutanaklarında beyanına başvurulan ve davacı ile eski eşinin 15 yıldır belirtilen adreste birlikte yaşadıklarını bildiren komşular Senem ve Hatice’nin, tanık sıfatı ile mahkeme huzurunda dinlendikleri sırada haklı ve makul nedene dayanmaksızın beyanlarını değiştirmeleri nedeniyle mahkeme huzurundaki beyanlarının hükme esas alınamayacağı hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.