YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15086
KARAR NO : 2014/4314
KARAR TARİHİ : 10.03.2014
MAHKEMESİ : Nevşehir 1.Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2013
NUMARASI : 2012/29-2013/225
Davacı, tarım Bağ-Kur sigortalılığını iptal eden Kurum işleminin iptaline, sigortalılığının tespitine, emeklilik hakkı doğarsa emekliliğine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının tarım Bağ-kur sigortalılığını iptal eden Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının tarımsal faaliyeti nedeniyle 31/12/1985 tarihli işe giriş bildirgesine istinaden 01/01/1986 tarihi itibariyle tarım Bağ-kur sigortalısı olarak tescil edildiği, Nisan/2008 tarihli Kurum kontrol memuru raporunda belirtilen, davacının kendisine ait arazisi bulunmadığı, babasının arazilerini kullandığı,İstanbul ilinde ikamet ettği gerekçeleriyle sigortalılığın başlangıç tarihi itibariyle iptal edildiği, 1992/4. ay, 2006/5-12. aylar ve 2007/1-9. aylar arası prim ödemelerinin bulunduğu, 17/08/2006 tarihinde ziraat odası kaydının başladığı,kolluk tutanağında 2005 yılında İstanbul iline gittiği ve bu tarihe kadar tarımla uğraştığının, tanık beyanlarında tarımla uğraştığı ve kış aylarında İstanbul’a gidip yaz aylarında hasat dönemi geldiğinin belirtildiği, 2001-2002 yılları arası arası kısa süreli 350 gün, 2007/11. aydan itibaren 2011/12. aya kadar kesintisiz SSK’lı hizmeti bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre ” sigortalıların kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye ve muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin, pancar ekicileri istihsal kooperatifleri ve Birliği Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi kayıtları esas alınır.”
Öte yandan tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, gerek 506 ve gerekse 1479 sayılı Yasa’lar kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa’nın 36 ve 10.maddesindeki şartların da gerçekleşmesi halinde 506 ve 1479 sayılı Yasa’lar kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 ve 1479 sayılı Yasa’lar kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve anılan çalışmaların sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması, talep veya aynı Yasa’nın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir
Bir yıldan daha az süren zorunlu sigortalılık kapsamındaki çalışmalar kısa süreli olup, kesintisiz bir şekilde bir yıl veya daha fazla süren çalışmalar ise uzun süreli çalışmadır.
Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının tescil edildiği 01/01/1986 tarihi ile uzun süreli SSK kapsamında çalışmaya başladığı10/11/2007 tarihi arasındaki dönemde çıkmaktadır. Kurumca davacının tarımla uğraşmadığı gerekçesiyle sigortalılığı iptal edilmiş ise de, öncelikle resen tescil edildiği, kolluk tutanağı ve tanık beyanlarında tarımla uğraştığının belirtildiği, 2006 ve 2007 yıllarında prim ödemelerinin bulunduğu görülmektedir.
Yapılacak iş, davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu göz önünde bulundurarak öncelikle nizalı dönemde (01/01/1986-10/11/2007 tarihleri arası) yukarıda anılan maddede belirtilen kayıtların olup olmadığını söz konusu kuruluşlardan, davacının ziraate elverişli taşınmazlarının bulunup bulunmadığını ilgili tapu idaresinden, özel idareden, belediyeden araştırmak, varsa bunları kullanıp kullanmadığını belirlemek, köy muhtarı ve azalar ile yeterli bilgi ve görgüye sahip kişileri belirleyip tanık olarak dinlemek, tarımsal kredi kullanıp kullanmadığını, arazi kiralayıp kiralamadığını tespit etmek, yaptığı prim ödemelerinin kapsadığı süreyi sormak, ayrıca zabıta tahkikatı ile de ayrıntılı araştırma yaptıktan sonra diğer bütün delilleri birlikte değerlendirerek sonucuna göre karar vermesi gerekirken, yeterli araştırma yapılmadan sonuca gidilmesi yerinde değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.