Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/14764 E. 2014/4070 K. 06.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14764
KARAR NO : 2014/4070
KARAR TARİHİ : 06.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 9. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/06/2013
NUMARASI : 2013/125-2013/332

Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı B..Oto Yan San.Tic.Ltd.Şti’nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Yerel mahkemece; uyulmasına karar verilen 10.12.2012 tarihli bozma ilamı sonrasında, yeni yargılama sırasında, davacı tarafından dava konusu olan maddi tazminat miktarı 17.05.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle artırılmış ve ıslahen artırılmış miktar gözetilerek maddi tazminata karar verilmiştir.
Ne var ki varılan bu sonuç hatalı olmuştur. Yargıtay İçtihadı birleştirme büyük genel kurulunun 4.2.1948 gün 1944/10 E. 1948/3 K. Sayılı kararı uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Hal böyle olunca da bozmadan sonraki yargılama aşamasında davacı tarafça yapılan ıslah işlemi dikkate alınarak maddi tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın anılan içtihadı birleştirme kararına aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı B…Oto Yan San.Tic.Ltd.Şti’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.03.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Davacı, davalıya ait işyerinde çalışmakta iken iş kazasına maruz kalıp yaralandığını iddia ile tazminat davası açmış, yapılan yargılama sırasında alınan kusur raporunda işverenin kusurunun olmadığının belirtilmesi üzerine davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı yararına temyizi üzerine Dairemizce, davalı işverenin dava dışı vardiya amirinin kusurundan istihdam eden sıfatıyla sorumlu olacağı gerekçesi ile karar bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyulup tazminatın tahsiline karar verilmiştir.
Karar davalı yanca temyiz edilmiş, Dairemizin çoğunlukta bulunan üyelerince İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılamıyacağı gerekçesi ile kurulan hüküm bozulmuş ise de aşağıda belirtilecek gerekçe ile bozmaya iştirak edilmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 177. Maddesinde ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği 182. Maddede ıslahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötü niyetli düşüncelerle yapılması durumumda Mahkeme’nin ıslahı dikkate almadan karar vereceği belirtilmiştir.
Mahkemece bozmadan önce yapılan tahkikat sırasında hesap bilirkişisinden rapor alınmadan karar verilmiş, bozma üzerine de hesap raporu alınmak ve davacının ıslah talebi gözönünde tutulmak suretiyle dosya karara bağlanmıştır. Bu durum karşısında davacının bozmandan önce davasını ıslah şansı olmadığı gibi davanın uzamasına kasten sebebiyet verme durumu da söz konusu değildir ve ayrıca davalının ıslah talebine karşı bir itirazı vaki olmamıştır. Davacının bu dosyada davasını ıslah etmesi suretiyle ek dava açmak veya hükmünden sonra bakiye alacağını isteme yoluyla gereksiz yere yargılamaya sebebiyet verilmesinin de önüne geçilmiştir.
Bozmadan sonra kurulan hükmü temyiz eden davalının ıslahın usulsüz olduğuna dair bir temyizi olmadığı gibi aksine ıslaha konu olan miktara ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin gerektiğini belirtilmiştir. Bu durum davalının ıslah usulüne uygun olmasa bile mübdeabihin arttırılmasına muvafakatının olduğunu göstermektedir .
Müddeabihin artırılması Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ve sonradan mevzuatta yapılan değişikliğe göre yapılabilmektedir. Çoğunluğun görüşüne dayanarak yaptığı içtihadı birleştirme kararı bu değişiklikten önce çıkmış olmakla ve yukarıda belirttiğim gerekçe ile olayımıza uygulanamayacağını düşünmekteyim.