Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/14656 E. 2014/1415 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14656
KARAR NO : 2014/1415
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

MAHKEMESİ : Uşak 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/06/2013
NUMARASI : 2005/620-2013/625

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan M.. G.. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi . … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre, davalı M.. G..’ın tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu sigortalının vefatı nedeniyle yakınlarının(eş ve çocuklar) manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş yararına 54.000,00 TL manevi tazminat takdiri ile bu miktardan kusur oranlarına göre 1.350,00 TL sinin davalı M.. G..’dan, 4.050,00 TL sinin davalı M.. D..’den, 48.600,00 TL sinin davalı ….Tekstil A.Ş.’den tahsiline, davacı çocuklar yararına ayrı ayrı 13.500,00 TL manevi tazminat takdiri ile bu miktardan kusur oranlarına göre 337,50 TL sinin davalı M.. G..’dan, 1.012,50 TL sinin davalı M.. D..’den, 12.150,00 TL sinin davalı …Tekstil A.Ş.’den tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde, işveren davalı şirketin % 80, bölüm sorumlusu davalı Münir’in % 2.5, işletme müdürü davalı Mustafa’nın % 7.5, davacı işçinin % 10 oranında kusurlu olduklarının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık davacıların, dava açarken müteselsil sorumluluğa dayanıp dayanmadıkları noktasında toplanmaktadır. Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. nun 50. maddesi, ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. nun 51. maddesi uyarınca (TBK’nun 61. Maddesi) ve aynı Yasanın 142. (TBK’nun 163.) maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı bir dava ile de talep edebilir. Ancak, aynı Yasanın 141. (TBK 163) maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı), bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme re’sen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü, hakim istek ile bağlı olup, istek dışı karar veremez. HUMK’nun 74. (HMK 26) maddesi buna engeldir.
Ana kural bu olmakla ve davacının dava dilekçesinde müteselsilen sözcüğünü kullanmak suretiyle tahsil isteği bulunmamakla beraber; dava dilekçesindeki sözlerden ve ileri sürülen olaylardan ve bunların yorumundan, davacının dolaylı bir biçimde müteselsilen bir ödetme isteği bulunduğu anlaşıldığı takdirde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanmasında yasal bir sakınca yoktur. Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır. (Yargıtay HGK 15.05.1996 gün 1996/21-140E–1996/342K, 1996/21-104E-1996341K, sayılı kararları) Kuşku yoktur ki, yapılacak yorumlarda temel hüküm BK. nun 18. maddesidir. Bu genel yorum kuralı, dava sırasındaki bir beyanın, ya da dava ve cevap dilekçeleri ile tarafların yine dava sırasındaki yazılı bildirimlerinin yorumunda da uygulanır. Çünkü gerek dava dilekçeleri, gerekse tarafların dava sırasındaki sözlü ve yazılı diğer bildirimleri, kural olarak, birer hukuksal işlemdir ve her hukuk işlemi gibi BK. nun 18 (TBK’nun 19) ve MK. nun 2. maddeleri gereğince bildirimde bulunanın kullandığı sözlere bakılmayarak, afakî iyi niyet kurallarınca kullanılan sözlerden veya yazılardan ne gibi bir anlam çıkarılması gerektiği belli edilerek yorumlanmalı ve bu yorum sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
Temyiz incelemesine konu olan bu davada, davacılar vekili tarafından düzenlenen 05.10.2005 tarihli dava dilekçesinde davalı işveren şirketten manevi tazminat isteminde bulunulduğu, 27.11.2012 tarihli birleşen dava dilekçesinde davalılar Mustafa ve Münir aleyhine manevi tazminat isteminde bulunulduğu ve asıl dava ile birleştirilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin talep edildiği açıkça belirtilmiştir. Bu duruma göre de davada teselsül kuralına dayanıldığı gözetilerek, gerçekleşen zararlara ilişkin istek doğrultusunda davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi davalılardan kusurları oranında tahsili şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalı M.. G..’a yükletilmesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.