Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/14459 E. 2014/7086 K. 07.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14459
KARAR NO : 2014/7086
KARAR TARİHİ : 07.04.2014

MAHKEMESİ : Babaeski Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/06/2013
NUMARASI : 2011/349-2013/353

Davacı, Kurum işleminin iptaliyle, kesilen aylığının yeniden bağlanmasına, ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylığın kesildiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile fiilen ayrı yaşamaya başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren (01/12/2010) yeniden aylığını bağlanmasına karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 17/08/2005 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden TMK.nun 166/3. fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak boşandığı, 08/11/2005 yaptığı başvuru sonucunda davacıya ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davalı Kurum tarafından re’sen başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 13/12/2010 tarihli kontrol memuru raporuna göre; davacının kuruma bildirdiği ve boşanma ilamında eski eşi ile boşanmadan önce yaşadıkları yerleşim yeri olarak beyan ettikleri Fevzi Çakmak Mah./Babaeski adresi itibari ile Mahalle Muhtarı C.. K.. ile yapılan 03/11/2010 tarihli görüşmede, davacının eski eşine ait evde yaşadığını, eski eşin işinin bulunmadığını, 40 yıldır davacı ve eski eşini tanıdığını, ikisinin de belirtilen adreste yaşadıklarını beyan ettiği görülmüş, yerleşim yerinin küçük olması ve mahalle muhtarının tereddütsüz beyanları dikkate alınarak ayrıca çevre araştırması yapılmadığı belirtilmiştir. Abonelik araştırmasında davacının Babaeski’de aboneliğinin bulanmadığı, eski eşin ise kayıtlı olduğu adreste elektrik ve su aboneliğinin bulunduğu saptanmış; adres hareketleri incelendiğinde; eski eşin TÜİK sayımlarının yapıldığı 05/03/2007 tarihinden bu yana F.Çakmak Mah. Mustafa Türendi Cad. No:. B.adresinde; davacının ise 07/02/2011 tarihinden bu yana Büyükçekmece/İstanbul’da yerleşim yeri kaydının bulunduğu, güncel seçmen kayıtlarına göre davacının Büyükçekmece/İstanbul; eski eşinin ise Babaeski adresinde kayıtlı olduğu görülmüştür. Mahkeme huzurundan dinlenen davacı tanıkları, davacının, boşanma sonrasında kızı ile Büyükçekmece/İstanbul adresinde yaşadığını; eski eşinin ise Babaeski’de tek başına yaşadığını; davacının, Edirne Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne tedavi için gittiğinde ise, Babaeski’ye uğradığını, burada eski eşi ile aynı evde, ancak farklı dairelerde oturan kızının yanında kaldığını beyan etmişler; Mahalle Muhtarı C.. K.. ise; davacı ve eski eşini iyi tanıdığını, davacı ve eski eşinin 2010 yılı son aylarına kadar birlikte Fevzi Çakmak Mahallesindeki evlerinde oturduklarını, daha sonra davacının bu adresten taşınarak, Büyükçekmece’de yaşayan çocuklarının yanına gittiğini, eski eşin de evin alt katını kiraya verdiğini, kendisinin üst katta yaşadığını, kontrol memuru araştırma yaptığı sırada, davacı ve eski eşinin birlikte yaşadıklarını beyan ettiği görülmüştür. Mahkemesince verilen gerekçeli kararda, davacı ve boşandığı eşinin kontrol memurunca araştırma yapıldığı tarihte fiilen birlikte yaşasalar da, sonrasında ayrıldıklarından bahisle, araştırmanın yapıldığı 03/11/2010 tarihi esas alınarak bu tarihten sonraki ilk ay başından itibaren davacıya yeniden aylık bağlanmasına karar verildiği belirtilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporunda beyanına başvurulan ve davacı-eski eş ile arasında husumet iddiası da bulunmayan tanık mahalle muhtarı Cemil’in, davacı ve boşandığı eşinin kırk yılı aşkın süredir belirtilen adreste birlikte yaşadıklarını beyan etmesi ve mahkeme huzurunda da bu beyanını tekrarlaması, yine kontrol memuru tarafından yapılan araştırmadan sonra davacının belirtilen adresten taşınmış olması, davacı tanıklarının, davacının, tedavi için Edirne’ye gittiğinde, Babaeski’ye uğradığına ve eski eşi ile aynı evde, ancak farklı dairelerde oturan kızının yanında kaldığına ilişkin beyanlarının hayatın olağan akışına uygun bulunmaması hususları da birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır .
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,07/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.