YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14267
KARAR NO : 2014/4312
KARAR TARİHİ : 10.03.2014
MAHKEMESİ : Eskişehir 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/05/2013
NUMARASI : 2012/102-2013/612
Davacı, 01/05/1996-30/06/2008 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/05/1996-30/06/2008 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının 01/07/1999-31/12/1999 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davalarında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması yada ürün tesliminin olması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir. Yine bu prim kesintisini (tevkifatı) takip eden yıllarda, tarımsal faaliyete ilişkin olarak, hangi tarımsal ürünlerin yetiştirildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği, bu ürünlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir.
Öte yandan ilk prim kesintisini izleyen yıllarda, prim kesintisi (tevkifat) veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilip, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının 01/05/2003 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, teslim ettiği ürünlerden Haziran/1999 ve mayıs/2003 tarihlerinde prim kesintisinin yapıldığı, 01/01/1999 tarihinde tarihinde ziraat odası kaydının, 17/01/2001 tarihinde kooperatif kaydının başladığı, muhtar tutanağı ve tanık beyanlarında tarımla uğraştığının belirtildiği, 11/01/2012 tarihli Eskişehir Şeker Fabrikası yazısında davacı adına Nisan/1996 tarihinde prim kesintisi yapıldığına ilişkin kayıt bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece kayıtlarına göre davacının, 01/07/1999-31/12/1999 tarihleri arası sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesi doğrudur. Ancak verilen karar Eskişehir Şeker Fabrikası yazısında davacı adına gözüken Nisan/1996 tarihiindeki prim kesintisiyle ilgili kayıtlar araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Yukarıda belirtildiği gibi prim kesintisine dayalı tespit davalarında, ilk prim kesintisinin yapıldığı yılı takip eden yıllarda da, prim kesintisinin veya ürün tesliminin yani tarımsal faaliyetin sürekli olması gerekir. Sürekli prim kesintisi ve ürün tesliminden amaç, bunun her yıl yapılabileceği gibi, prim kesintisi veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında devam ettiği durumlarda da tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilir.
Yapılacak iş, 11/01/2012 tarihli Eskişehir Şeker Fabrikası yazısında davacı adına gözüken Nisan/1996 tarihindeki prim kesintisiyle ilgili kayıtlar araştırılarak eğer bu tarihte prim kesintisi varsa, 01/05/1996-31/12/1999 tarihleri arası dönemin kabulüne, eğer prim kesintisi yoksa şimdiki gibi karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
10/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.