Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/14003 E. 2014/7761 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14003
KARAR NO : 2014/7761
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

MAHKEMESİ : Karşıyaka 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/05/2013
NUMARASI : 2010/1051-2013/247

Davacı, kesilen yetim aylığının yeniden bağlanmasına, ödenmeyen aylıklarından şimdilik 500.00 TL faiziyle tahsiline, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının tüm, temyiz itirazlarının reddine, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile,
2-Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte yeniden bağlanması ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacı ve boşandığı eşinin 23/08/2008 tarihinde fiilen birlikte yaşadıkları açık olduğundan, bu tarih itibari ile iptal ve aylığın yeniden bağlanması talebinin reddi ile 06/04/2010 tarihi itibari ile fiili birlikte yaşamın sona erdiği anlaşılmakla, bu tarihten itibaren aylığın kesilmesine ilişkin işlemin iptali ve ayıkların ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 02/07/2007 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden TMK 166/3. fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davalı Kurum tarafından ihbar üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 21/01/2010 tarihli kontrol memuru raporuna göre; davacı ve boşandığı eşinin, 2007 yılında boşanmalarına rağmen, eski eşin noter senedi ile tanıdığı ortak çocukları Mertcan’ın 14/07/2009 tarihinde dünyaya geldiği tespit edilmiş, kimlik paylaşım sisteminde davacı ve boşandığı eşinin , Kurtuluş Mah. Dilek Sk. No:74 Saruhanlı/Manisa adresinde kayıtlı oldukları, çocukların yerleşim yerinin de aynı olduğu görülmüştür. Belirtilen adreste yapılan çevre araştırmasında, bilgisine başvurulan kişiler, davacı ve eşinin boşandıklarından haberdar olmadıklarını, bu kişilerin evlendikleri günden bu yana birlikte yaşadıklarını beyan etmişlerdir. Görece köyü muhtarı Nizamettin Efe yazılı beyanında; davacının beş çocuğu ile birlikte Görece köyünde yaşadığını, eski eş Ayhan’ın da haftada 2-3 kez köye çocuklarını görmeye geldiğini bildirmiş, yine davacının 06/04/2010 tarihinde köy muhtarlığından fakirlik belgesi aldığına ilişkin evrakı da yazılı beyanının ekinde -1-
dosyaya sunmuştur. Davacı tanıkları mahkeme huzurundaki beyanlarında fiilen birlikte yaşamın bulunmadığını belirtmişler, davacının eski eşi Ayhan ise; çocuklarını görmek için 15 günde bir eve geldiğini, ancak aynı evde kalmadıklarını, barışmaları
için ailelerinin ısrarı üzerine 2-3 ay birlikte yaşadıkları sırada, davacının oğulları Mertcan’a hamile kaldığını, oğulları Mertcan’ın doğumundan sonra tekrar biraraya gelmediklerini ifade etmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru tarafından yapılan çevre soruşturmasında davacı ve eski eşin boşandığından çevre sakinlerinin haberdar olmadığının, davacı ve eski eşinin fiilen birlikte yaşadıklarının tespit edilmesi; 2007 yılında boşanmalarına rağmen 2009 yılında eski eşin de noter senedi ile tanıdığı ortak çocukları Mertcan’ın dünyaya gelmesi, mahkeme huzurunda beyanına başvurulan davacının eski eşinin, boşanma sonrası fiilen birlikte yaşadıkları sırada, davacının hamile kaldığını kabul etmesi, kontrol memuru incelemesi sırasında boşanmalarına rağmen, kayıtlara göre ve fiilen aynı yerleşim yerini kullandıklarının anlaşılması ile kontrol memuru raporunun tanzim edilmesinden sonra davacının yerleşim yerini değiştirmesinin, bu veriler ışığında fiili birlikte yaşamın son bulduğu anlamına gelmeyeceği hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan