Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/13824 E. 2014/13369 K. 11.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13824
KARAR NO : 2014/13369
KARAR TARİHİ : 11.06.2014

MAHKEMESİ : Samsun 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/06/2013
NUMARASI : 2012/384-2013/428

Davacı, 03/03/2004 tarihinden sonraki 1479 sayılı Yasa’ya tabi hizmetlerinin iptaliyle, 01/02/2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 3.3.2004 tarihi itibari ile Bağ-Kur sigortalılığının sona erdiğinin tespiti ile 1.2.2012 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının Şoförler Odası kaydı nedeni ile 7.10.1997 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olarak tescil edildiği, Kurum tarafından davacının vergi kaydının sonlandığı 31.12.2007 tarihine kadar Bağ-kur sigortalılığının devam ettirildiği, davacınını 7.10.1997-16.2.2004 tarihleri arasında oda kaydının, 17.2.1998-31.12.2007 tarihleri arasında vergi kaydının, 15.10.1997-17.2.2004 tarihleri arasında esnaf sicil kaydının, 1.7.1982-3.12.2011 tarihleri arasında toplam 4117 gün 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Gerçekten davacının tespitini istediği dönemle çakışan ve 19.02.2004 tarihine kadar devam eden vergi kaydı nedeniyle Bağ-Kur zorunlu sigortalılığı bulunmaktadır. Bu durumda yapılacak iş, “çalışan sigortalılık durumunda” hangi kurumdaki çalışmanın esas almayacağını saptamaktır.
“Çakışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 Sayılı Bağ-kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. Anılan yasanın 3. maddesinin I. ( F ) bendinde “Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” ( K ) bendinde ise. “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı” belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında. başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır ( 03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı ). Bu nedenlerden dolayı, davacının önceden başlayıp kesintisiz devam eden vergi kaydı nedeniyle Bağ-Kur zorunlu sigortalılığına geçerlilik tanınarak, 7.10.1997-31.12.2007 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı kabul edileceği ortadadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurularak istemin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.