Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/13390 E. 2014/8571 K. 21.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13390
KARAR NO : 2014/8571
KARAR TARİHİ : 21.04.2014

MAHKEMESİ : Kırklareli İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2013/26-2013/279

Davacı, 15/08/1989 tarihinde en az 1 gün sigortalı çalıştığının ve bu tarihin sigortalılık başlangıcı olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 15/08/1989 tarihinde bir gün süre ile geçen ve Kurum’a bildirilmeyen sigortalılık başlangıcının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının 15/08/1989 tarihinde en az 1 gün sigortalı olarak asgari ücret ile çalıştığının ve tüm sigorta kollarında sigorta başlangıç tarihinin 15/08/1989 tarihi olarak tespitine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu Kanun’a tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir” hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı ve işverenin kabul beyanı tek başlarına yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınarak; davanın kamu düzenine ilişkin olduğu da gözetilerek davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığı yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, A. İç ve Dış Tic.A.Ş. ünvanlı … sicil nolu halı dokuma faaliyetinde bulunan işyerinden, davacı adına 15/08/1989 tarihli işe giriş bildirgesinin Kurum kayıtlarına 15/09/1989 tarihinde intikal ettirildiği, davalı işyerinden Kurum’a malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olmayanlar için düzenlenmiş 1989/2. dönem bordrosunun dosyaya sunulduğu, mahkemece tanık sıfatı ile sadece davacı tanığının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten istemin tanık sıfatı ile sadece davacı tanığının beyanı ile yetinilerek karar altına alındığı, davacı ile birlikte çalıştığını iddia eden davacı tanığının SSK hizmet cetvelinin ve işe giriş bildirgelerinin getirtilmeden hatalı değerlendirmenin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, dinlenen davacı tanığının SSK hizmet cetvelini ve işe giriş bildirgelerini Kurum’dan istemek, .. sicil no lu işyerine ait dönem bordrolarında sigortalı kaydı yer alan çalışanlardan tespit edilecek bordro tanıklarını dinlemek, ayrıca bu tanıkların adresleri tespit edilemediği ya da beyanları ile yetinilmediği takdirde, davalı Kurum’dan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenlerin veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak, davacının sigorta sicil numarasının Kurum’un hangi ünitesince verildiği ve hangi yılın ve ayın serilerinden olduğunu sormak, sigortalı işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olup olmadığını belirlemek amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırmak, tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre fiili çalışmanın olup olmadığına karar vermekten ibarettir.
Öte yandan ihtilaf tarihinde geçerli olan 506 sayılı Yasa’nın 60/G maddesi ile “Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.” hükmünü içerirken yine aynı Yasa’nın Geçici 54.maddesinde “01/04/1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60 ıncı maddenin (G) fıkrası hükmü uygulanmaz” hükmü düzenlenmiştir.
Bu açıklamadan 11/10/1971 doğumlu olan davacının 506 sayılı Yasa’nın Geçici 54 maddesi delaleti ile 60/G maddesi uyarınca 18 yaşını doldurduğu 11/10/1989 tarihinden evvel sigortalı sayılması imkanı yasal olarak bulunmamaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.