Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/13022 E. 2014/20951 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13022
KARAR NO : 2014/20951
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : Havza Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2013
NUMARASI : 2010/379-2013/69

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 1998-2006 yılları arasında K. Köyü tüzelkişiliği nezdinde ziraat bekçisi ve orman ağaçlandırma sahası bekçisi sıfatı ile geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 1.1.2005-31.12.2006 tarihleri arasında davalı K. Köyü tüzelkişiliği nezdinde çalıştığının tespitine,fazla istemin reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden;davacının sigortalılık tescil kaydının bulunmadığı,dinlenen tanıklarının davacının çalışma sürelerine ilişkin olarak net beyanda bulunmadıkları gibi tanık beyanları arasında da çelişki bulunduğu,köy karar defterinde 18.5.1988 ,20.3.1990,5.6.1997,12.4.1999,21.1.2000,2.5.2004,1.1.2005 ve 1.1.2006 tarihli kararlarda davacının zarar ziyan bekçisi ve ağaçlandırma sahası bekçisi olarak görevlendirildiği, 1.2.2001 tarihli kararda ise R. Ç. adlı başka bir kişinin görevlendirildiği,1.1.2002-1.1.2004 tarihleri arasında ağaçlandırma sahasının K. Köy Tüzel kişiliğince korunmasının planlandığı,2006-2007 yılları arasında ağaçlandırma sahası Koruma işinin ihale suretiyle K.Köy Tüzel kişiliğine verildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş;davacıya ait şahsi sigorta sicil dosyasını celbetmek , K. Köy Tüzel kişiliğinde tespit istemine konu dönemde görev yapmış muhtar ve ihtiyar heyeti üyelerinin Kaymakamlık aracılığı ile tespit edilerek bu kişilerin beyanlarına başvurmak,1.2.2001 tarihli kararda R.Ç. adlı başka bir kişinin zarar ziyan bekçisi ve ağaçlandırma sahası bekçisi olarak görevlendirildiği anlaşıldığından tanık sıfatı ile adı geçenin beyanına başvurmak,bu kişilerin tespit edilememesi veya beyanlarının yetersiz kaldığının anlaşılması üzerine SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek ve davacının işe giriş ve çıkış sürelerini net belirlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10 maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre ;davalılardan Sgk’nun harçtan muaf olmasına rağmen harçla yükümlü tutulması ve davanın kısmen kabulüne karar verilmesi halinde vekille temsil edilen davalılar yararına red vekalet ücretine takdir edilmemesi hatalı bulunmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, 23/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.