Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/12954 E. 2014/11577 K. 29.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12954
KARAR NO : 2014/11577
KARAR TARİHİ : 29.05.2014

MAHKEMESİ : Batman İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/05/2013
NUMARASI : 2012/705-2013/261

Davacı, 4/a sigortalılılığı ile çakışan 4/b sigortalılığının iptaline, hak ettiği tarih itibariyle yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; davacının 1479 sayılı Yasa kapsamanda ve 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmalarının çakışması nedeniyle Bağ Kur sigortalılığının iptali ve hak ediş tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; 15.2.2007 ile 28.2.2011 tarihleri arasında 5510 sayılıl yasanın 4/1-b maddesi kapsamındaki sigortalılığının iptali ve 28.3.2006 ile 14.2.2007 tarihleri arasında 5510 sayılı yasanın 4/1-b kapsamında sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine ve 1.6.2013 tarihinden itibaren yaşlılılk aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 9.6.1999-28.3.2006 tarihleri arasında vergi kaydının olduğu, 27.5.1999-31.12.2000 tarihleri arasında oda kaydının olduğu, 13.7.2005 ile 28.3.2006 tarihleri arasında sicil kaydının olduğu ve 21.6.1999 tarihli giriş bildirgesine istinaden 27.51999 tarihinden itibaren 1479 sayılı yasa kapsamında sigortalılığının başlatıldığı, davacının 21.12.2000 tarihinde başlayan limited şirket ortaklığının devam etmesi nedeniyle 28.2.2011 tarihinde terkinin verildiği, bu sırada davacının 1981-2011 yılları arasında dönem dönem SSK’lı çalışmasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; davacının vergi ve oda kaydı 28.3.2006 tarihinde bitmiş olmasına rağmen, şirket ortaklığının devam etmesi nedeniyle Bağ Kur sigortalılığının Kurum tarafından aralıksız devam ettirilmesi ve aynı dönemde 506 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmalarının geçerli olup olmadığı ve davacının 506 sayılı Kanun uyarınca yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanamadığına ilişkindir.
Somut olayda; davacının oda, sicil ve vergi kayıtlarına istinaden 1479 sayılı Kanun uyarınca Bağ-Kur sigortalılığının 21.6.1999 tarihinde başlayıp devam ettiği, SSK’lı çalışmasının ise 15.12.2007 ile 30.12.2011 tarihleri arasında olduğu, buna göre davacının 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığı ile 506 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının 15.12.2007 tarihinden sonra çakıştığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacının 506 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılıkları çakışmıştır. “Çakışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasal sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasanın 3. maddesinin I. ( F ) bendinde “Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” ( K ) bendinde ise. “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı” belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında. başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (3.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı).
O halde, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının daha önce başlaması karşısında Kurum işlemi yerindedir.
Buna göre, davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının tüm temyiz itirazlarının reddi ile, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 29.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.