Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/12873 E. 2013/17439 K. 30.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12873
KARAR NO : 2013/17439
KARAR TARİHİ : 30.09.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazasına uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemineilişkindir.
Mahkemenin 5.006,00 TL maddi tazminatın kabulü ve 1.000,00 TL manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile kaza tarihi olan 03/07/2002 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair kurulan hükmü davalı ve davacı vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 17.01.2011 tarih 2009/14745 Esas, 2011/23 Karar sayılı ilamıyla “SSK Tedavi Hizmetleri ve Maluliyet Daire Başkanlığı tarafından zararlandtrıcı sigorta olayına maruz kalan işçide oluşan sürekli iş göremezlik oranı %0 olarak, SGK Yüksek Sağlık Kurulu tarafından da % 0 olarak belirlenip rapora itiraz üzerine Adli Tıp 3.İhtisas Kurulu tarafından yapılan inceleme sonucunda sigortalıda oluşan sürekli iş göremezlik oranının %3.1 olduğu bildirilmiş olup YSK karan ile ATK 3. İhtisas Kurulu raporları arasında çelişki bulunduğu halde bu çelişki giderilmeden sonuca gidilmiş olması” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak ATK Genel Kurulu’nun 06/09/2012 tarih ve 44868­439 sayı ve 727 no’lu kararında belirtilen %3,1 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağına ilişkin raporu hükme esas alınmış, bilirkişi hesap raporu doğrultusunda 6.321,18 TL maddi tazminat ile 1.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Usuli kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (…nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T.. 2008/10-730 E., 2008/732 K.)
Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde Yargıtay’ın temyiz eden tarafın yararına olarak verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme artık, temyiz eden tarafın önceki bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremez. Buna da “aleyhe hüküm verme yasağı” denir. Aksi halde usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve mahkeme kararlarına karşı güven sarsılır.
Somut olayda ise davacı maddi tazminata ilişkin ilk hükmü temyiz etmemiştir. Bu nedenle maddi tazminata ilişkin ilk hüküm davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Önceki karar ile takdir edilen maddi tazminat miktarının aşılamayacağı açık ve seçiktir. İlk hükümden farklı olarak ikinci hükümde maddi tazminat miktarının arttırılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının tüm, davalının sair itirazları reddedilerek karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine , 30/09/2013 günü oy birliği ile karar verildi.