Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/12773 E. 2014/8583 K. 22.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12773
KARAR NO : 2014/8583
KARAR TARİHİ : 22.04.2014

MAHKEMESİ : Sakarya İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/04/2013
NUMARASI : 2012/791-2013/356

Davacı, davalı kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline, borçlu olmadığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, limited şirket ortağı iken hissesini, 23.01.2009 tarihinde devreden davacı aleyhine şirketin 2006/6 ila 2007/2, 2007/3 ila 2008/11 ve 2006/5 ila 2008/11. aylar arasındaki borçlarından dolayı davalı Kurumca çıkartılan ödeme emrinin iptali ile davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, alacakların tamamının davacının limited şirket ortağı olduğu döneme ilişkin olduğu, şirket hakkında Sakarya 2.İcra ve İflas Müdürlüğünün 2003/3 no’lu dosyasında takip yapıldığı, alacakların zamanaşımına uğramadığı, davacının limited şirketteki hissesi oranında sorumlu olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Tüzel kişiliği bulunan işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu 6183 sayılı Kanunun 35, mükerrer 35 ve 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde düzenlenmiştir. 506 sayılı Kanunun 80. maddesi hükmüne göre; tüzel kişiliği haiz işverenlerin, temsil ve ilzama yetkili üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri haklı bir sebep olmaksızın ödenmeyen prim, sosyal yardım zammı ve ferilerinden dolayı Kuruma karşı işveren ile birlikte müteselsilen sorumludurlar. 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesine göre; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilciler mal varlıklarıyla sorumludurlar. Her iki düzenlemede de sadece ortak olmak yeterli olmayıp, prim alacağının tahakkuk ettiği veya ödenmesi gereken dönemde, üst düzey yönetici ya da kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunmayı gerekli kılmaktadır. 6183 sayılı Kanunun 35. maddesinde ise; limited şirket ortaklarının kamu alacaklarından sorumluluğu düzenlenmiş, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen ya da tahsil edilemeyeceği anlaşılması koşuluyla şirket ortaklarının sermaye hisseleri oranında sorumlu olacağı öngörülmüştür.
B.Yapı San Tic. Ve Ltd. Şti.’nin ortağı iken hissesini 23.01.2009 tarihinde devretmiş olan davacıya, ortak olarak bulunduğu dönem yönünden, borçlu şirketin 2006/5 ila 2008/11. aylar arasındaki prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi borçları nedeniyle ödeme emri tebliğ edilmiş olup, ödeme emirlerinde sorumluluk dayanağı olarak 6183 sayılı AATUHK’nın 35. ve mükerrer 35. maddesi belirtilmiştir.
Mahkemece davanın reddi yönünde kurulan hükümde ise, şirket hakkında takip yapıldığı, alacakların zamanaşımına uğramadığı gerekçesine yer verilmiştir.
Dava konusu dönemde yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 540. maddesi uyarınca, limited şirketlerde “aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar. Şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsili ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabilir.” Davacının ortağı olduğu Şirketin yönetimine ilişkin olarak, 25.07.2003 tarihinden itibaren R. B.’ın, 13.07.2005 tarihinden itibaren de S. B.’ın yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi olduğunun belirtildiği, ancak hangi tarih aralığında yetkili olduğunun belirtilmediği, görülmüştür.
Anılan kişilerin yöneticiliği son bulduktan sonra, dava konusu dönemde davacının görevlendirme veya Yasa gereğince yönetici konumuna gelip gelmediği yönü araştırılarak; borçtan yönetici konumunda sorumluluğa ilişkin gerekçelerin ortaya konulması gereği üzerinde durulmamış olması; davacının yönetici olarak kabulüne olanak bulunmaması halinde ise, 506 sayılı Kanunun 80 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi kapsamında sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden; bu durumda, prim alacağının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken dönemde prim borçlusu limited şirketin ortağı olduğu sabit olduğundan, 6183 sayılı Kanunun 35. maddesi kapsamındaki sorumluluk sınırlarının belirlenmesi, bu kapsamda borçlu şirket ile ilgili takip yapılıp sonuçsuz kaldığının anlaşılması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.