YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12625
KARAR NO : 2014/9998
KARAR TARİHİ : 06.05.2014
MAHKEMESİ : İzmir 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2013
NUMARASI : 2012/492-2013/138
Davacı, 01/07/1983 tarihinde işe başladığının ve en az 1 gün çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, sigortalılık başlangıcının 01/07/1983 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, “506 sayılı Yasanın 60/G maddesi hükmü karşısında davalı Kurum tarafından davacının sigortalılık başlangıcının 26/09/1984 olarak kabulünde çekişme bulunmadığı dikkate alındığında davacının istemi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına,” karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; ” Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihdir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Uyuşmazlık, somut olayda davacının talebi doğrultusunda sigortalılık başlangıç tarihinin tespitinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; hukuki yarar davanın konusuna ilişkin dava şartlarındandır. Davacının bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmalıdır. İdeal veya ekonomik yarar yalnız başına yeterli değildir. Davacının dava açmaktaki hukuki yararının korunmaya değer bir yarar olması da gerekir. Davacının tespit davası ile istediği hukuki korunmada bir yararının bulunması gerekir. Yani davanın açılmasında ve sonucunda verilecek tespit hükmünün davacıya sağlayacağı bir hukuki menfaat veya kazanım söz konusu değilse yada sağlanmak istenen yarar daha önceden zaten sağlanmış ise tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 26/09/1966 doğumlu davacının, 506 sayılı Yasa kapsamında olan “13917” nolu O. teknik Tic. Kom. Şti. adına tescilli iş yerinde 01/07/1983 tarihinde işe girdiğini gösterir sigortalı işe giriş bildirgesinin usulüne uygun olarak Kuruma intikal ettirildiği, giriş bildirgesinin verildiği iş yerinden davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma bildirilmediği, işverinin davacının çalıştığı dönemi kapsayan bordroları Kuruma vermediği, davalı Kurum’un bu nedenlerle davacının iddia ettiği çalışmayı gerçek ve fiili bir çalışma olarak kabul etmediği, davacının hizmet cetvelinden 01/07/1983 tarihli işe giriş bildirgesi sonrasında buk kez, 130981 sicil numaralı işyerinden 01/02/1984 tarihi itibariyle işe giriş bildirimi yapılıp prim ödemesi gerçekleştirildiği, davalı Kurum’un 01/02/1984 tarihini davacının sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul ettiği, 26/09/1966 doğumlu olan davacının 506 sayılı yasanın Geçici 54. maddesi delaleti ile 60/G maddesi uyarınca 18 yaşını doldurduğu 26/09/1984 tarihinden evvel sigortalı sayılması imkanı bulunmadığı halde; sigortalılık başlangıç tarihinin davalı Kurum tarafından 01/02/1984 tarihi olarak kabul edildiği, bu durumda 26/09/1984 tarihinden öncesinde sigortalılık başlangıcı-mümkün olmayan davacının, Kurumun da 01/02/1984 tarihi sigortalı başlangıç tarihi olarak kabul ettiği halde, sigortalılık başlangıcının 01/07/1983 tarihi olarak tespitini talep etmesinde hukuki yararı bulunmamaktadır.
Mahkemece, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerekirken bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O Halde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.