Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/12573 E. 2014/10624 K. 13.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12573
KARAR NO : 2014/10624
KARAR TARİHİ : 13.05.2014

MAHKEMESİ : Trabzon 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2012/751-2013/666

Davacı, 01/05/2008-16/10/2008 ve 25/06/2010-27/06/2010 tarihleri arasındaki Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptaline, iptal edilen dönemle ilgili borç olmadığının tespitine, 01/05/2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 17.10.2008 – 25.06.2010 ve 17.10.2008 – 25.06.2010 – 28.02.2011 tarihleri arasında çakışan dönemde SSK (5510 sayılı Kanun 4-a maddesi kapsamındaki) sigortalılığını iptal eden ve bu dönemde davacıyı tarım Bağ-Kur sigortalı (5510 sayılı Kanun 4-b maddesi kapsamındaki) kabul eden Kurum işleminin iptali ile iptal edilen dönem ile ilgili borçlu olmadığının tespiti ile 25.04.2012 tahsis dilekçesine göre yaşlılık aylığının bağlanması ve aksi yöndeki kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile, davacının 25.04.2012 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının ve tahsis talep tarihini takip eden 01.05.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin ve davacının 17.10.2008 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığının ve bundan dolayı prim borcu bulunmadığının tespitine, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 12.11.2003 tarihinden beri ziraat odasına kayıtlı olduğu, davacının sattığı ürünlerden 31.05.1996 tarihinden itibaren 2010 yılına kadar her yıl prim kesintisi yapıldığı, Kurumca davacının 01.06.1996 – 01.06.1996 ve 01.05.2008 – 28.02.2011 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalı kabul edildiği, ayrıca davacının 01.03.1975 – 01.06.1995, 17.10.2008 – 25.06.2010, 28.06.2010 – 31.01.2012 ve 01.02.2012- 26.04.2012 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun (5510 sayılı Kanun 4-a maddesi) kapsamında zorunlu sigortalı olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda; 17.10.2008 – 25.06.2010 ve 28.06.2010 – 28.02.2011 tarihleri arasında davacının 5510 sayılı Kanunun 4-b maddesi kapsamındaki tarım Bağ-Kur sigortalılığı ile 5510 sayılı Kanunun 4-a maddesi kapsamındaki sigortalılığının çakıştığı görülmüştür.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 4/b-4 maddesi ile “tarımsal faaliyette bulunanların bu kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından sigortalı sayılacağını”, 5510 sayılı Yasanın 8/3 maddesi “tarımsal faaliyeti bulunanların kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt tarihinden itibaren ilgili Kurum ve Kuruluş ve birliklerin sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek en geç bir ay içinde Kuruma vermekle yükümlü olduklarını, ayrıca tarımla uğraşanların kendilerinin de bildirim yapabileceklerinin belirtildiği” 5510 sayılı Yasanın 9/b-5 maddesi “Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetlerinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamına girdiği tarihten itibaren sigortalılığının sona ereceği” bildirilmiş, ihtilaflı dönem itibariyle uygulanması gereken 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 53/1 maddesinde “Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tâbi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı” bildirilmiştir. 03.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasanın 33 maddesi ile değiştirilen ve 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasanın sigortalılık hallerinin birleşmesi başlıklı 53/1 maddesinde ise “Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çakışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı” belirtilmiş ve aynı yasanın Geçici 33 maddesinde ise “Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz ”hükmü getirilmiştir.
Uyuşmazlık davacının 17.10.2008 – 25.06.2010 ve 28.06.2010 – 28.02.2011 tarihleri arasındaki dönemde, 5510 sayılı Kanunun 4-a maddesi kapsamında çalıştığı zamanlardaki 5510 sayılı Kanunun 4-b kapsamındaki tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptal edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
01.10.2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan 2926 sayılı Yasanın 6/b maddesi ile “diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren sigortalılıkları sona ereceği” düzenlemesi ile Tarım Bağ-Kur sigortalılığı ile 506 Sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı çalışmaların çakışması halinde 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmalara üstünlük tanınacağı açıkça düzenlenmiştir. 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasanın 33. maddesi ile 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 53. maddesinde yapılan değişiklikle de aynı ilke benimsenmiş olup aynı yasanın Geçici 33. maddesiyle 01.03.2011 tarihli 5510 sayılı Yasanın 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağı hükmünün getirilmiş olmasına göre ihtilaflı dönem olan 17.10.2008 – 25.06.2010 ve 28.06.2010 – 28.02.2011 tarihleri arasında 01.10.2008 tarihli 5510 sayılı Yasanın 53/1. maddesi kapsamında uygulama yapılmalı ve bu kapsamda da çakışan sigortalılıklarda daha önceden başlayan sigortalılığa değer verilmelidir. İhtilaflı dönem olan 17.10.2008 – 25.06.2010 ve 28.06.2010 – 28.02.2011 tarihleri arasında davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılık şartlarını taşıdığı ve önden başlayan sigortalılığın tarım Bağ-Kur sigortalılığı olduğu açıktır.
Ayrıca prim cetvelinden somut olayda 5510 sayılı Yasanın Geçici 17. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak 5510 sayılı Yasanın 6/1-ı maddesinde; Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler ile 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanların sigortalı sayılmayacağı ve aynı Yasanın 6/2 maddesinde ise birinci fıkranın (ı) bendinin uygulanmasında Türkiye Ziraat Odalar Birliğinin görüşünün alınacağı bildirilmiştir.
Somut olayda; Mahkemece, ihtilaflı dönem yönünden 5510 sayılı Yasanın 6/1-ı maddesi kapsamında araştırma yapmadan karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; 5510 sayılı Yasanın 82. maddesi uyarınca, davacının tarımsal faaliyetine göre tarımsal gelirini tespit etmek, bu tarımsal faaliyetlerine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan aylık ortalamasının prime esas günlük kazanç alt sınırının 5510 sayılı Yasanın geçici 16. maddesindeki tutarından az olup olmayacağını tespit etmek ve sonucuna göre ihtilaflı dönemde davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığı hakkında karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.