Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/12470 E. 2013/16874 K. 23.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12470
KARAR NO : 2013/16874
KARAR TARİHİ : 23.09.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 24/09/2007 tarihinden itibaren geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 24.09.2007 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, duruşmanın 18/05/2011 tarihli oturumunda tefhim edilen hüküm sonucu ile “davacının davalı işyerinde 15.09.2007 tarihinden 28.03.2008 tarihine kadar asgari üceretle çalıştığının tespitine” karar verilmiş, bu husus gerekçeli kararın hüküm sonucu kısmında aynen tekrarlanmış, ayrıca gerekçeli kararın gerekçe bölümünde de “15.09.2007- 31.05.2008 tarihleri arasında davalı işyerinde asgari ücret ile çalıştığının tespitine” karar verildiği belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298.maddelerine göre yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar (hüküm sonucu), esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın hüküm sonucu ve gerekçe bölümünün bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa 18.05.2011 tarihli oturumda ” davacının davalı işyerinde 15.09.2007 tarihinden 28.03.2008 tarihine kadar asgari ücretle çalıştığının tespitine dair tefhim edilen hüküm sonucu ile gerekçeli kararın gerekçe bölümünün aykırı olduğu duruşma tutanağı ve gerekçeli kararın incelenmesinden açıkca anlaşılmaktadır. Bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.

Ayrıca; HMK‘nun 26. maddesi gereğince hakim, kural olarak tarafların talep sonuçları ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Somut olayda davacının dava dilekçesinde 24.09.2007 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitini talep ettiği halde HMK 26. maddesine aykırı olarak talep aşılmak suretiyle davacının davalıya ait işyerinde 15.09.2007 tarihinden 28.03.2008 tarihine kadar asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmiş olması hatalıdır.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazların kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itiraz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 23/09/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.