Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/12433 E. 2014/4981 K. 17.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12433
KARAR NO : 2014/4981
KARAR TARİHİ : 17.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/05/2013
NUMARASI : 2012/896-2013/296

Davacı, ölüm aylığının iptaline ilişkin kurum işleminin iptaline, birikmiş aylıkların ödenerek, yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 09/06/2010 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden TMK 166/3. fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davalı Kurum tarafından re’sen başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 27/04/2011 tarihli kontrol memuru raporunda; davacının yerleşim yeri adresinde yapılan araştırmada; komşuları olan Nevzat K…., Abdülhamit T…. ve A.. A..; davacının, eşi ve dört çocuğu ile birlikte 2007 yılıdan beri belirtilen adreste yaşadığını beyan ettikleri görülmüş; mahkeme huzurunda beyanlarına başvurulan Abdurrahman ve Abdülhamit’in makul bir nedene dayanmaksızın beyanlarını değiştirerek, belirtilen adreste davacının çocukları ile birlikte alt katta; eski eşinin ise üst katta yaşadığını, aralarında fiili birlikte yaşam bulunmadığını belirtmişlerdir. Mahkemesince yaptırılan 26/04/2012 tarihli kolluk araştırmasında, A… Mah. … Sk no… T../İzmir adresinde davacının boşanma sonrasında da kaldığı, bu evin kayınpederine ait olduğu, eski eşinin rahatsız olup, bu evin üst katında ayrı yaşadığı ve birbirleri ile görüşmedikleri tespitlerine yer verilmiş, Seçim Müdürlüğü’nün ve Mahalle Muhtarlığının cevabi yazılarında, davacının A… Mahallesi….. sk no:…./……; eski eşinin ise no…../……. de kayıtlı olduğu bildirilmiş olup; davacı ve eski eşinin boşanma davasında mahkemeye bildirdikleri adreste, boşanma sonrasında da kayıtlı göründükleri anlaşılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, denetim sırasında beyanına başvurulan ve davacı ile aralarında husumet iddiası da bulunmayan tanıklar Abdurrahman, Nevzat ve Abdülhamit’in açıkça davacı ve eski eşinin fiilen birlikte yaşadıklarını beyan etmeleri ve boşandıklarından haberdar olmadıklarının ifadelerinden anlaşılması karşısında, tanıklar Abdurrahman ve Abdülhamit’in, “davacı ve eski eşi arasında fiilen birlikte yaşamın bulunmadığı, eski eşin aynı binanın üst katında, davacının ise alt katında çocukları ile birlikte yaşadığı” yönünde mahkemeye verdikleri ve haklı bir nedene dayanmaksızın değiştirdikleri yeminli beyanlarının, hükme esas alınamayacağı; davacı ve eski eşinin 2010 yılında boşanmalarına rağmen kontrol memuru raporu düzenlendiği tarih ve sonrasında aynı adreste kayıtlı görünmeleri, davacının yaşadığı evin kayınbabasına ait olması ile evin üst katında eski eşin, alt katında davacının yaşadığı yönündeki beyanların hayatın olağan akışına uygun bulunmaması hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,17/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.