Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/11959 E. 2014/4348 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11959
KARAR NO : 2014/4348
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

MAHKEMESİ : Yozgat İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2011/1033-2013/106

Davacı, ölüm aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, kesilen aylığının kesildiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte tekrar ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması ve ödenmeyen aylıkların ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 04/12/1995 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı Kurum tarafından davacıya 1986 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davalı Kurum tarafından davacının kardeşi Gülcemal tarafından verilen ihbar dilekçesi üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 03/03/2011 tarihli kontrol memuru raporunda; davacı ve boşandığı eşinin, kimlik paylaşım sistemindeki adresleri tespit edilmiş, 1995 yılında boşanmalarına rağmen her ikisinin de aynı adreste, A..mah. ….. sk. No… A…/Yozgat adresinde kayıtlı oldukları tespit edilmiş, A… mah..muhtarı S… Ç…, davacı ve eski eşinin aynı evde yaşadıklarını, bu kişileri tanıdığını, davacının babasından dolayı maaş aldığını beyan etmiş, mahkemesince yaptırılan 06/12/2011 tarihli kolluk araştırmasında davacı ve eski eşinin boşandıktan sonra fiilen birlikte yaşamadıkları bildirilmiş; İlçe Nüfus Müdürlüğünden alınan adres hareketlerine göre eski eşin, kontrol memuru raporundan sonra 26/08/2011 tarihinde yerleşim yerini, A..Mah. Ş..N.. T.. Cd. No:…/.. adresine naklettiği, öncesinde ise davacı ve eski eşinin 09/03/2007 tarihli TÜİK kayıtlarından bu yana araştırmanın yapıldığı adreste kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.Davacı tanıkları alınan yeminli beyanlarında davacı ve eski eşi arasında fiili birlikte yaşamın bulunmadığını belirtmişler; muhtarlığın 06/12/2011 tarihli cevabi yazısında ve muhtar S…Ç…’ın ceza davasında alınan beyanında; davacının çocukları ile birlikte yaşadığını, eski eşinin ise devamlı olarak mahallede kalmadığını, sürekli şehir dışında olduğunu bildirdiği görülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, denetim sırasında beyanına başvurulan mahalle muhtarının açıkça davacı ve eski eşinin fiilen birlikte yaşadıklarını beyan etmesi karşısında, haklı bir nedene dayanmaksızın mahkemeye muhtarlık kanalı ile verdiği cevabı yazıda ve ceza davası sırasında verdiği yeminli beyanında, davacı ve eski eşi arasında fiilen birlikte yaşamın bulunmadığına, eski eşin sürekli şehir dışında olduğuna dair beyanlarının hükme esas alınamayacağı; davacı ve eski eşinin 1995 yılında boşanmalarına rağmen kontrol memuru raporu düzenlendiği tarih ve sonrasında aynı adreste kayıtlı görünmeleri, eski eşin yerleşim yerini kontrol memuru raporu düzenlendikten sonra 26/08/2011’de başka adrese nakletmesi, davacıyı kuruma kardeşi olan Gülcemal Yağan’ın ihbar etmesi hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı Yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.