Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/11825 E. 2014/11370 K. 27.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11825
KARAR NO : 2014/11370
KARAR TARİHİ : 27.05.2014

MAHKEMESİ : Ordu İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2013
NUMARASI : 2009/398-2013/142

Davacı, 04/05/2009 tarihinden itibaren malulen emekliliğe hak kazandığına, biriken aylıkların faiziyle tahsiline, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; davacının, 04.05.2009 tarihinden geçerli olmak üzere malulen emekliliğe hak kazandığının tespiti ile bu tarihten itibaren birikmiş emekli aylıklarının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ve aksi yöndeki davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının böbrek hastalığı nedeniyle hastalığının başlangıç tarihinin işe giriş tarihinden önce olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; böbrek hastası olan 20.11.1956 doğumlu davacıya 13.02.1998 tarihinde organ nakli yapıldığı, davacının 01.03.1998 – 2009/2. dönemleri arasında 506 sayılı Kanun (5510 sayılı Kanun 4-a maddesi) kapsamında sigortalı olarak çalıştığı, davacının 14.05.2009 tarihinde maluliyet aylığı talep ettiği, Kurumca; “işyerine maluliyeti gerektiren arıza ile girdiğinden” talebin reddine karar verildiği, Yüksek Sağlık Kurulu’nun 10.12.2010 karar tarihli raporunda; “Sigortalının 506 Sayılı Kanuna tabi işyerine maluliyetini gerektiren hastalık ve arızası ile işe girdiğinden aynı Kanunun 53. maddesinin (B) fıkrası hükmünce maluliyet sigortası yardımlarından yararlanamayacağına” karar verildiği, 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 11.06.2012 tarihli raporunda; “davacının mevcut tıbbi belgelerine göre hemodiyalizi gerektirir böbrek hastalığı arızası nedeniyle 10.02.1998 başlangıç tarihi olmak üzere 85/9529 Karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü 3. bölüm 10. madde E-46 fıkrası uyarınca beden çalışma gücünün en az 2/3 ünü (üçteikisini) kaybetmiş olduğundan malul durumda olduğu, bu durumun 13.02.1998’de yapılan renal transplantasyona kadar devam ettiği, yapılan renal transplantasyon tedavisi nedeniyle 13.02.1998 ila Nisan 2009 tarihleri arasında malullük durumunun ortadan kalktığı, Nisan 2009 tarihinde transplant böbreğin rejeksiyonu nedeniyle hemodiyaliz tedavisi görmeye başladığından ilk hemodiyalize girdiği 17.04.2009 başlangıç tarihi olmak üzere ve halihazırda 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Ek-1 Arıza/Hastalık Listesi E-4 maddesi uyarınca beden çalışma gücünün en az % 60’ını kaybetmiş olduğundan malul olduğunun” belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bedensel ve ruhsal arızalar nedeniyle sigortalıya ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi, yasal çerçevede bir raporun alınmış olmasına bağlıdır.
Davanın yasal dayanağı tahsis talep tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasa’nın 25. maddesidir. 5510 sayılı Yasanın 25. maddesinde; “5510 sayılı Yasanın 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalının malul sayılacağı, ancak sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce çalışma gücünün % 60’ını kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilen sigortalının bu hastalık veya özrü sebebiyle malullük aylığından yararlanamayacağı” bildirilmiştir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 95. maddesidir. Anılan maddeye göre, “Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usul ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usulüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir. Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 55. maddesine göre sigortalının malullük durumunun Kurumca yetkilendirilen Sağlık sunucularının sağlık kurulunca usulüne uygun düzenlenecek raporların Kurum Sağlık Kurulunca incelenmesi sonucu Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde belirlenen usul ve esaslara göre tespit edileceği, anılan yönetmeliğin 5. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü oranlarının a) Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri, b) Devlet Üniversitesi, c) Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri, ç) sigortalıların ikamet ettikleri illerde (a), (b), (c) bentlerinde belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda Sağlık Bakanlığı tam teşekküllü hastanelerin yetkili olduğu, bildirilmiş, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Yüksek Sağlık Kurulunca inceleneceği bildirilmiştir.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Somut olayda, davacının hastalığının sigortalı olmadan önce de malul sayılabilecek nitelikte olduğu Yüksek Sağlık Kurulu raporunda belirtilmiş ise de; 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun raporuna göre, davacının 10.02.1998 başlangıç tarihi olmak üzere beden çalışma gücünün en az 2/3’ünü (üçteikisini) kaybetmiş olduğundan malul durumda olduğu, ancak bu durumun 13.02.1998’de yapılan renal transplantasyona kadar devam ettiği, yapılan renal-transplantasyon tedavisi nedeniyle 13.02.1998 ila Nisan 2009 tarihleri arasında malullük durumunun ortadan kalktığının belirtildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun raporuna göre, davacının ilk defa çalışmaya başladığı tarih olan 01.03.1998 tarihinden önce maluliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, davacının ilk defa işe başladığı tarih olan 01.03.1998 tarihinden önce malul olup olmadığı yönündeki Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun raporu arasında çelişki meydana gelmiştir. Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’ndan rapor alınarak raporlar arasındaki çelişki giderilmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; yukarıda açıklandığı şekilde davacıdaki maluliyetin başlangıcı yönünden Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu arasındaki çelişkiyi gidermek ve sigortalının çalışma gücü kaybı oranını ve hangi tarihten itibaren malul olduğunu, sigortalı olarak ilk defa işe girdiği 01.03.1998 tarihinde maluliyeti bulunup bulunmadığını tespit etmek için Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor almak ve sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.