Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/11538 E. 2014/11124 K. 26.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11538
KARAR NO : 2014/11124
KARAR TARİHİ : 26.05.2014

MAHKEMESİ : Kütahya İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/02/2013
NUMARASI : 2012/163-2013/69

Davacı, 15/10/2009-23/04/2010 tarihleri arasında aldığı aylıklardan dolayı borçlu olmadığının tespitine, iptal edilen yetim aylığının tekrar ödenmesi gerektiğine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, 14/09/2011 tarihli, 2010/503-2011/646 sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiş olup, sözkonusu hüküm, Dairemizin 20/12/2011 tarihli, 2011/15877 esas ve 2011/14014 karar sayılı ilamı ile eksik inceleme sonucu karar verildiği gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra, davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 28/09/2009 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden TMK.nun 166/3. fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak boşandığı, 09/10/2009 yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya, 1967 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davalı Kurum tarafından re’sen başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 18/02/2010 tarihli kontrol memuru raporuna göre; davacının Kuruma bildirdiği adres ile boşanma ilamında belirtilen adrese farklı zamanlarda gidilerek çevre araştırması yapılmış; davacının kuruma bildirdiği C. Mah. G. Sok. İktisatevleri B-1 Blok Daire no:6 Merkez/K. adresi itibari ile mahalle muhtarı S.. G.. ile yapılan görüşmede; davacı ve eşinin yakın zamanda boşandıklarını duyduğunu, birlikte yaşayıp yaşamadıklarını bilmediğini, ikisinin de aynı mahallede yaşadığını beyan etmiş olup; davacının kızı T. B. ise, annesinin çalıştığı için şuanda evde olmadığını, kendisinin G. Sok. İ.Sitesi B-1 Blok no:2 adresinde yaşadığını, babasının halihazırda bu adreste olduğunu, ancak fiilen burada kalmadığını, anne ve babasının boşandıklarını, 3-4 aydır ayrı yaşadıklarını belirtmiştir. Davacının boşanma davasında beyan ettiği C Mah. D.C Sitesi A Blok Merkez/Kütahya adresinde yapılan araştırmada, kimlik paylaşım sisteminde bu adreste kayıtlı görünen eski eşin bu evi bir sene kadar önce başka birine sattığı, halihazırda bu adreste yaşamadığı site yöneticisi ile yapılan telefon görüşmesi ile öğrenilmiş, davacının kuruma bildirdiği adres itibari ile görevli PTT dağıtıcısı ile 17/02/2010 tarihinde yapılan görüşmede, bu adrese çeşitli tarihlerde davacının eski eşine ait posta gönderisi geldiğini, teslim etmek için kapıyı çaldığında kimi zaman kızının, kimi zaman ise eski eşin kapıyı açtığını bildirmiş olup, davacının sisteme kayıtlı adresinde, apartman giriş kapısında asılı aidat listesinde davacının oturduğu daireye karşılık gelen kısımda eski eşin isminin yer aldığı tespit edilmiştir. Mahkeme huzurunda dinlenen Mahalle muhtarı S.. G.. beyanında, davacı ve eşinin boşandıklarından haberinin olmadığını, ikisinin kaydının da Gülizar Sok. İktisat sitesi B1 Blok no:6 olarak gözüktüğünü, ancak aynı adreste yaşayıp yaşamadıklarını bilmediğini, kontrol memuru araştırmasından sonra eski eşin kaydını kızının okuduğu Mersin iline aldırdığını, sonrasında eski eşin Kütahya’da yaşayan evli kızının yanına ikametini aldırmak için muhtarlığa bildirimde bulunduğunu beyan etmiş; Apartman yöneticisi N.. A.. ise, davacının belirtilen adreste kiminle yaşadığını bilmediğini, eski eşi apartmanın önünde torunu ile birlikte birkaç defa gördüğünü, bu kişiyi davacının eşi olarak bildiğini, boşandıkları hususunda bilgi sahibi olmadığını, müfettişlerin, aidat listesinde neden eski eşin adının yazılı olduğunu sorduklarında, neden bu şekilde yazıldığını bilmediğini söylediğini, inceleme sonrası davacının aidat listesine kendisinin isminin yazılmasını istediğini bildirmiş, Posta dağıtıcısı tanık A.. A..’ın ise haklı nedene dayanmaksızın beyanını değiştirerek, belirtilen adrese 2-3 sene önce birkaç defa eski eş adına tebligat götürdüğünü, tebligatların ikisini davacıya, birini eski eşe yaptığını, tebligatı götürdüğünde eski eşin apartmanın dış kapısında gördüğünü ve orada tebligat yaptığını, sonrasında yaptığı tebligatta evde kimsenin olmadığını, davacının kızına haber verilmesi üzerine, davacının kızının babasının belirtilen adreste yaşamadığını beyan ederek tebligatı almadığını, kendisinin de muhtara tebligat yaptığını ifade etmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru tarafından yapılan çevre soruşturmasında davacı ve eski eşin boşandığından çevre sakinlerinin haberdar olmamaları, davacının kayıtladaki yerleşim yeri adresinde apartman aidat listesinde eski eşin isminin yer alması ve inceleme sonrası davacının, apartman yönetiminden aidat listesinde kendi adının yazılmasını talep etmesi, davacının kızının tevilli beyanında, annesinin işte, babasının evde olduğunu ancak babasının kendileri ile yaşamadığını beyan etmesi, posta dağıtıcısı A.. A..’ın davacının kayıtlı olduğu adrese eski eş adına tebligat götürdüğünü, bu tebligatları kimi zaman davacının kızının, kimi zaman ise eski eşinin aldığını beyan etmesi, eski eşin sistemde kayıtlı göründüğü evi başka birine sattığının ve fiilen bu adreste yaşamadığının tespit edilmesi ile mahkeme huzurunda haklı nedene dayanmaksızın tevilli olarak beyanını değiştiren posta dağıtıcısı tanık A.. A..’ın, eski eşin kendisine gelen tebligatları apartmanın dış kapısında tebliğ aldığına dair ifadesinin hükme esas alınamayacağı hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.