YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11271
KARAR NO : 2014/4310
KARAR TARİHİ : 10.03.2014
MAHKEMESİ : Tokat 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 02/05/2013
NUMARASI : 2011/653-2013/179
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm, davacının ise, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/06/1996-22/03/2011 tarihleri arası Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile birleşen davada 6111 sayılı Yasanın prim borçlarının yapılandırılması hükümlerinden faydalanması istemine ilişkindir
Dairemizin 30/01/2011 tarih ve 2011/8351-9071 Esas- Karar sayılı bozma kararı üzerine, mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 01/06/1996-31/12/1997 ve 01/05/2010-22/03/2011 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, 6111 sayılı Yasaya yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davalarında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması yada ürün tesliminin olması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir. Yine bu prim kesintisini (tevkifatı) takip eden yıllarda, tarımsal faaliyete ilişkin olarak, hangi tarımsal ürünlerin yetiştirildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği, bu ürünlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir.
Öte yandan ilk prim kesintisini izleyen yıllarda, prim kesintisi (tevkifat) veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilip, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin bulunmadığı, teslim ettiği ürünlerden ilk defa Nisan/1996 tarihi olmak üzere takip eden 1997, 2010 ve 2011 yıllarında prim kesintisinin yapıldığı, yine 1999, 2000, 2003, 2004, 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarında ürün tesliminin bulunduğu, 27/04/2011 havale tarihli dilekçe ile 6111 sayılı Yasanın hükümlerinden faydalanmak için talepte bulunduğu, 27/03/2002 tarihinde kooperatif, 07/02/2006 tarihinde tarihinde ziraat odası kaydının başladığı, kolluk tutanağında davacının tarımla uğraştığının belirtildiği, 6111 sayılı Yasanın hükümlerinden faydalanmak için peşin ve başvuru harcını yatırarak ek dava açtığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece kayıtlarına göre davacının, 01/06/1996-31/12/1997 ve 01/05/2010-22/03/2011 tarihleri arası sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesi doğrudur. Ancak verilen karar 01/01/1998-31/05/2010 tarihleri arası dönem ve 6111 sayılı Yasaya yönelik talep yönünden hatalı olmuştur. Yukarıda belirtildiği gibi prim kesintisine dayalı tespit davalarında, ilk prim kesintisinin yapıldığı yılı takip eden yıllarda da, prim kesintisinin veya ürün tesliminin yani tarımsal faaliyetin sürekli olması gerekir. Sürekli prim kesintisi ve ürün tesliminden amaç, bunun her yıl yapılabileceği gibi, prim kesintisi veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında devam ettiği durumlarda da tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilir. Uyuşmazlık konusu olan 01/01/1998-31/05/2010 tarihleri arası dönemde, sürekli ürün tesliminin bulunduğu, dolayısıyla bu dönem yönündende sigortalılık koşullarının oluştuğu, ayrıca 6111 sayılı Yasanın hükümlerinden faydalanmak için süresi içerisinde (27/04/2011 havale tarihli dilekçe) talepte bulunduğu hususları dikkate alınarak davanın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
10/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.