Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/11256 E. 2014/1508 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11256
KARAR NO : 2014/1508
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/06/2012
NUMARASI : 2009/517-2012/618

Davaclar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılar ve davalılardan …. Yapı Sanayi ve Tic.A.Ş. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin uğradığı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalılardan …. Tur. Marina Tat Çek. İşl. A.Ş. hakkındaki maddi ve manevi tazminat davasının reddine, diğer davalılar hakkındaki maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının da kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; 19.04.2008 tarihli zararlandırıcı olayın Kurum tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, hükme esas alınan 01.11.2010 tarihli kusur raporunda % 30 oranında davalı …. Yapı Sa. Tic. A.Ş’ne, % 45 oranında davalı …..İnş. Tur. …Ltd.Şti’ne ve %25 oranında ise kazada ölen sigortalıya kusur atfedilirken diğer davalı …. Tur. Marina Tat Çek. İşl. A.Ş’ne herhangi bir kusur izafesinin olmadığı, davalı … Tur. Marina Tat Çek. İşl. A.Ş.’nin marina iş merkezi inşaatı işini davalı …..Yapı San. Tic.A.Ş.’ne devrettiği, davacının ise davalılardan taşeron …. İnş. Tur. …Ltd.Şti’nin işçisi olduğu, anılan kusur raporunda davalı…. Tur. Marina Tat Çek. İşl. A.Ş.’nin kusurunun bulunup bulunmadığının 4857 sayılı Kanun’un 77. Maddesi kapsamında tartışılmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle asıl işveren-alt işveren kavramlarının açıklanması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 2.maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir.
İş Kanunu’nun 2.maddesinin 7.fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
5510 sayılı Kanun’un 12/6.maddesi ile de asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmuştur.
4857 sayılı Kanun’un 2/7.maddesi ile işçilerin İş Kanunu’ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları, 5510 sayılı Kanun’un 12/6.maddesi ile de Kurumun alacakları ve işçinin sosyal güvenlik hakkı daha geniş koruma-güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 veya 5510 sayılı Kanun’dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kaçmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün olurdu.
Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu “müteselsil sorumluluktur”. Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu’nun 2.maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.
Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, aracının borçlarından sorumlu tutabilmek için bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır.
a) İşyerinde işçi çalıştıran bir asıl işveren bulunmalıdır. Sigortalı çalıştırmayan “işveren” sıfatını kazanamayacağı için, bu durumdaki kişilerden iş alanlar da aracı sayılmayacak ve anılan madde kapsamında dayanışmalı sorumluluk doğmayacaktır.
b) Bir başka işveren, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş almalı ve sigortalı çalıştırmalıdır.
c) İşverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Bu kişinin diğer bir takım işyerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi bulunmamaktadır.
d) İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte olmamalıdır, aksi halde iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır.
e) İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
f) Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi yada yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İşyerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.1995 gün ve 1995/9-273-548 sayılı kararı da aynı yöndedir.)
Yine 5510 sayılı Yasanın 13/e bendine göre işçilerin, işverence sağlanan bir taşıt ile işin yapıldığı yere gidiş gelişi esnasında meydana gelen kaza iş kazası sayılır. İşverenin işinin görülmesi için sigortalıların işin görüleceği yere emniyetli ve güvenli bir şekilde götürülüp getirilmeleri işverenin yükümlülüğünde olan bir husustur. İşveren bu görevini kendi araç ve işçisiyle yapabileceği gibi başkasına ait araç ve işçi ile de yerine getirebilir. Taşıma işinin işverenin nam ve hesabına yapılması halinde diğer sorumlular yanında işverenin de işçiye karşı doğrudan sorumluluğu bulunmaktadır.
Bunun yanında hükme esas alınabilecek nitelikteki kusur raporunun dosya kapsamındaki maddi gerçekliğe uygun değerlendirme yapması gerektiği ise izahtan vareste bir durumdur.
Öte yandan iş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir.
Oysa hükme dayanak alınan 01.11.2010 tarihli kusur raporunda İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşullar da göz önünde tutularak ve özellikle davalılardan …… Tur. Marina Tat Çek. İşl. A.Ş.’nin de kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı, işi anahtar teslimi suretiyle verip vermediği gibi hususlar yukarıda belirtilen veriler ışığında ayrıntılı bir biçimde incelenerek, kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek ve davacılar vekillerinin kusur raporuna yönelik teknik itirazlarını giderecek biçimde saptanmamıştır. Hal böyle olunca hükme esas alınan kusur raporlarının İş Kanun’un 77. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği, giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Bu açıklamalardan yola çıkılarak yapılacak iş, davaya konu zararlandırıcı iş kazasının meydana gelmesinde davalı …. Tur. Marina Tat Çek. İşl. A.Ş.’nin de kusurunun bulunmadığının, işi anahtar teslimi suretiyle devredip devretmediğinin, varsa kusurunun aidiyeti ve oranına ilişkin Dairemizin yerleşik içtihadı gereği İş Sağlığı ve Güvenliği konularında uzman bilirkişilerden, bilirkişi heyetine iş güvenliği ve inşaat konularında uzman bilirkişilerin katılımı da sağlanarak İş Yasası’nın 77. maddesi ve Yönetmelik hükümleri göz önünde tutularak yöntemince rapor almak, davacılar vekilinin teknik itirazlarını gidererek yöntemince rapor almak, alınan raporu, mevcut delillerle birlikte değerlendirmek ve buna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacıların ve davalı ….. Yapı Sa. Tic. A.Ş vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacılar ve davalılardan …. Yapı Sanayi ve Tic.A.Ş.’ye iadesine, 30/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.