Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/11236 E. 2014/11290 K. 26.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11236
KARAR NO : 2014/11290
KARAR TARİHİ : 26.05.2014

MAHKEMESİ : Ankara 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/02/2013
NUMARASI : 2011/152-2013/181

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01/07/1986 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, sigortalılık başlangıcının 01/07/1986 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının sigortalılık başlangıcının 18 yaşını doldurduğu 05/08/1986 tarihi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihdir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Bu tür davalar kamu düzeniyle ilgili olup, yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da emniyet yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 05/08/1968 doğumlu olan davacı adına “. sicil nolu N.. S.. adına tescilli iş yerinden, 01/07/1986 tarihli ve imzalı işe giriş bildirgesinin usulüne uygun olarak Kuruma intikal ettirildiği, giriş bildirgesinin verildiği iş yerinden davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma bildirilmediği, davacıyla uzaktan akraba olduklarını belirten tanık İ.. E.. beyanında, davacının 1986 yılı yaz aylarında 1 ay kadar davalının yaptırdığı inşaata çalıştığını, yine davacının dayısı davalının da kardeşi olan tanık M.. S.. ise, abisinin . Y.isimli kişiye yaptığı inşaatta davacının 1986 yılı Haziran veya Temmuz aylarında çalıştığını, kendisininde burada fayans ustalığı yaptığını belirttikleri anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı adına işe giriş bildirgesinin verildiği işyerinden, dönem bordrolarının getirtilmediği, davacının dayısı ve aynı zamanda davalının da kardeşi olan tanık, fiili çalışmayı doğrulamış ise de, tanık adına yapılan bildirimlerin, davacı adına verilen işe giriş bildirgesinin dönemini kapsamadığı, dolayısıyla çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; davacının çalışması ile igili işe giriş bildirgesinin verildiği iş yerinden 1986/2 döneme ait bordroları Kurumdan istemek ve bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, bordroların verilmediğinin ya da bordro tanığı bulunmadığının anlaşılması halinde, belediye, vergi idaresi, emniyet müdürlüğü gibi kamu kurumları marifetiyle tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurmak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.