Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/11019 E. 2014/11254 K. 26.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11019
KARAR NO : 2014/11254
KARAR TARİHİ : 26.05.2014

MAHKEMESİ : Trabzon 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/03/2013
NUMARASI : 2011/673-2013/310

Davacı murisinin, 1994-2005 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve ölüm sigortasından yararlanması gerektiğinin tespitine, 6111 sayılı Kanundan yararlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, murisi M. K.’un kendi nam ve hesabına 1994 yılından 2005 yılına kadar tarım işi ile uğraştığı iddiası ile murisin tarım bağkur sigortalılık sürelerinin tespitini ve ölüm sigortasından yararlanması gerektiğinin tespitini ayrıca 6111 sayılı yapılandırmaya ilişkin yasadan da yararlandırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; davacının eşi üzerinden bağlanılacak ölüm aylığı için aranılması gereken hizmet süresinin 5 tam yıl olduğu, 5 tam yıllık prim borcunu (01.07.1994 tarihinden başlamak üzere 4 yıl, 9 ay, 27 gün ve 01.05.2008-04.07.2008) ödemesi mukabilinde 01.08.2008 tarihinden başlamak üzere davacıya müteveffa eşi üzerinden ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, ancak 6111 sayılı yasadan yararlanma süresi içinde başvuru bulunmadığından davacının söz konusu 6111 sayılı yasadan yararlanmasına ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının eşi M.K.’un ilk olarak 1994/Haziran ayında olmak üzere 1995, 1996, 1997, 1998, 1999, 2000, 2001, 2002, 2003, 2004, 2005 yıllarında çay teslimi nedeniyle ürün bedelinden prim kesintisi yapıldığı, dava açılmasından sonra Kurumca 1.7.1994 tarihi itibarı ile kayıt ve tescilinin yapıldığı, 5 yılı aşan prim borcu bulunması nedeniyle aynı tarih itibarı ile durdurulup, 1.5.2008 tarihinden itibaren yeniden kaydının yapıldığı ve ölüm tarihi olan 4.7.2008 tarihine kadar sigortalı kabul edildiği, davacının 28.6.2012 tarihli ihya talebine göre Kurumca 1.7.1994-31.4.2008 tarihleri arası 4979 günün prim borcunun 32.147,41 TL olarak davacıya bildirildiği, ayrıca 1.7.1994-4.7.2008 tarihi arası (tüm sigortalılık dönemi) borcunun da 32.610,82 TL olarak bildirildiği fakat davacı tarafından ödenmediği anlaşılmaktadır.
HMK’nın 297. maddesinde, Mahkeme kararında taraflara yükletilen görev ve verilen hakların şüphe ve tereddüdü gerektirmeyecek biçimde açık olarak yazılması öngörülmüştür. Hüküm fıkrası, kararın esası olup, açık ve infazı mümkün olmalıdır. Şarta bağlı ve terditli olarak hüküm kurulamaz. Davanın açıldığı tarihteki duruma göre hüküm fıkrasında, asıl talep ile yardımcı talepler hakkında, şüphe ve tereddüdü gerektirmeyecek biçimde, açık olarak karar verilmelidir.
Öte yandan 5510 sayılı Yasa’nın Geçici 17.maddesine göre kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri nedeniyle sigortalılıkları durdurulanlar veya hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi mümkün ise de anılan yasal hükümlere göre kısmi ihya mümkün olmadığı davacının Geçici 17.maddenin 2.fıkrasında yer alan ihya hükümlerinden yararlanarak ( 5 ) yıllık sigortalılık süresini ihya etmesi ve mahkemenin bu süreye ait prim borcunu ödemesi mukabilinde davacının ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar vermesi yerinde değildir.
Yapılacak iş; kısmi ihya mümkün olmadığı davacının Geçici 17.maddenin 2.fıkrasında yer alan ihya hükümlerine göre 30.04.2008 tarihine kadar ve 1.5.2008-4.7.2008 tarihleri arası tüm prim borçlarını ödemesi için davacıya önel vermek, anılan borcu ödeyip ödememesi durumuna göre de açık ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde şarta bağlı hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.