YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10968
KARAR NO : 2013/17171
KARAR TARİHİ : 26.09.2013
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde Ekim 1998-18/11/2008 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan … Dış Tic. Paz .A.Ş vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı işveren vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
Dava, davacının 1998/Ekim-18.11.2008 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, imzası inkar edilmeyen işe giriş bildirgesi ve dinlenen tanık beyanları doğrultusunda davanın reddine karar verilmişse de eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işveren tarafından düzenlenen 1.1.1999 tarihli işe giriş bildirgesinin Kurum kayıtlarına intikal ettirildiği ve bu tarihten itibaren 18.11.2008 tarihine kadar çalışmalarının kuruma bildirildiği, davacının çalıştığını iddia ettiği iş yeri ile ilgili Kurumdan ilgili dönem bordrolarının istenilmediği ve dinlenen tanıkların kayıtlara geçmiş kişi olup olmadığının tespit edilemediği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yeterince araştırılmadan, uyuşmazlık konusu dönemin tamamını kapsar şekilde bordro tanıkları araştırılıp dinlenmeden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yapılacak iş; mahkemece nizalı döneme ait dönem bordroları davalı Kurumdan celp edip, uyuşmazlık konusu dönemin tamamında çalışmış bordro tanıklarını tespit ederek dinlemek, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya bunların tanıklığıyla yetinilmediği taktirde, SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek ve davacının işe giriş ve çıkış sürelerini net belirlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2,6,9 ve 79/10 maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
26.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.