YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10693
KARAR NO : 2014/3657
KARAR TARİHİ : 03.03.2014
MAHKEMESİ : Adana 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/03/2013
NUMARASI : 2012/190-2013/202
Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaliyle yeniden bağlanmasına, ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile kesilen aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 03/03/2000 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı Kurum tarafından davacıya 1988 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı tespit edilmiş; davalı Kurum tarafından telefon ile yapılan ihbar ve Halil Ö…isimli kişinin verdiği ihbar dilekçesi üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 12/01/2012 tarihli kontrol memuru raporunda; adres kayıt sisteminde eski eşe ait yerleşim yeri olarak görünen “T.. Mah. M.. Sk. No:…/….Andırın/Kahramanmaraş” adresine gidildiği, T…Mah. muhtarı B.. K.. ile yapılan görüşme ve çevre soruşturması neticesinde davacı ve eski eşinin hiç ayrılmadıklarının, halen aynı adreste birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, mahalle muhtarının ayrıca davacının ölen babasından ötürü maaş almak için eşinden boşandığını, bu adreste davacı ve eski eşi ile birlikte oğulları ve gelinleri olduğu halde kaldıklarını, evlenmelerinden beri hiç ayrılmadıklarını beyan ettiği görülmüş; mahkemece alınan beyanında ise Kontrol memuru tarafından alınan beyanını haklı nedene dayanmaksızın değiştirerek davacı ve eski eşinin 5 yıldır ayrı yaşadıklarını, inceleme yapılan evde eski eşin oğlu ve gelini ile kaldığını belirtmiştir. Mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanıklarının da davacı ve eski eşi arasında fiili birlikte yaşamın bulunmadığına dair beyanda bulundukları anlaşılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, denetim sırasında düzenlenen araştırma tutanağında beyanına başvurulan ve sonrasında haklı nedene dayanmaksızın beyanını değiştiren mahalle muhtarı B.. K..’ün, mahkeme huzurundaki beyanlarının hükme esas alınamayacağı hususu ile kontrol memuru tarafından düzenlenen araştırma tutanağının içeriği dikkate alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı Yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.