Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/10678 E. 2014/3073 K. 24.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10678
KARAR NO : 2014/3073
KARAR TARİHİ : 24.02.2014

MAHKEMESİ : Zonguldak 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2013
NUMARASI : 2012/415-2013/132

Davacı, kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespitiyle, biriken aylıkların faiziyle tahsiline, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile kesilen aylığın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 11/07/1986 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya babasından dolayı 01/08/1986 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı, eski eşin 12/05/1987 tarihinde D. O. isimli başka bir kadın ile evlendiği, D. isimli kişinin 22/08/2003 tarihinde öldüğü tespit edilmiş; davalı Kurum tarafından telefon ile yapılan isimsiz ihbar üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 13/01/2011 tarihli kontrol memuru raporunda; davacının boşandığı eşinin, kimlik paylaşım sisteminde kayıtlı yerleşim yeri olan Y.. köyü no:47 P.. Beldesi Ç…/Zonguldak adresinde yapılan incelemede, köy muhtarı H. Z., azalar M. K., V. K. ve M.O. dinlenmiş; davacı ve eski eşinin bir dönem evlenip, sonra boşandıklarını, eski eşin boşanma sonrası D. isimli başka biri ile evlendiğini, davacının da eski eşi ve evlendiği Durkadın isimli kadın ile birlikte aynı evde yaşamaya devam ettiğini, D. 7 yıl kadar önce öldüğünü, davacı ve eski eşinin ilk evlendikleri tarihten beri aynı çatı altında yaşadıklarını, davacının, eski eşi ile fiilen birlikte yaşadığı halde, yerleşim yerini başka adrese naklettirdiğini beyan ettikleri; köydeki komşularının da imzadan ve yazılı beyandan imtina ederek davacı ve boşandığı eşinin fiilen birlikte yaşadıklarını bildirdikleri tespitlerine yer verilmiştir.Mahkemece re’sen beyanına başvurulan tutanak tanıkları köy muhtarı ve azalar, mahkeme huzurundaki beyanlarında da tutanak içeriğini tekrar ederek davacı ve eski eşinin fiilen birlikte yaşadıklarını bildirmişlerdir. Yargılama sırasında alınan seçmen kayıtlarında, davacı ve eski eşinin 1986 yılında boşanmalarına rağmen, 25/12/2008-16/10/2009 tarihleri arasında Y.. köyü no:47 P.. Beldesi Ç../Zonguldak adresinde kayıtlı oldukları anlaşılmış; yaptırılan kolluk araştırmaları neticesinde düzenlenen 05/10/2012 ve 04/01/2013 tarihli tutanaklarda ise davacı ve eski eşinin, kontrol memuru tutanağı düzenlendiği tarih ve sonrasında fiilen birlikte yaşamadıkları, boşanma sonrası 5-6 yıl birlikte yaşadıktan sonra davacının çocukları ile birlikte yaşamaya başladığı bildirilmiş; mahkeme huzurunda dinlenen davacının üvey oğlu O., hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde davacının dört ay önce ağaçtan düşerek yaralanan eski eşine kendisi ile birlikte baktığını beyan ettiği görülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, denetim sırasında kolluk marifetiyle yapılan araştırma tutanağında imzası bulunan tutanak tanığı köy muhtarı ve azaların, davacı ve eski eşinin eylemli olarak birlikte yaşadıklarına dair mahkeme huzurunda da tekrar ettikleri beyanları, seçmen kayıtlarına göre davacı ve boşandığı eşinin 1986 yılında boşanmalarına rağmen 25/12/2008-16/10/2009 tarihleri arasında aynı adreste kayıtlı görünmeleri; davacının üvey oğlu O. mahkeme huzurundaki tevilli beyanında, hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde, davacının, ağaçtan düşerek yaralanan eski eşine, iyileşene kadar kendisi ile birlikte dönüşümlü olarak baktığını beyan etmesi hususları göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.