Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/10676 E. 2014/5662 K. 24.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10676
KARAR NO : 2014/5662
KARAR TARİHİ : 24.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/04/2013
NUMARASI : 2012/752-2013/215

Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptaline, kuruma bu hususta borçlu olmadığının tespitine, ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması ve ödenmeyen aylıkların ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 08/03/2005 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, 22/11/2005 tarihinde yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya 23/05/2005 tarihinde ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davalı Kurum tarafından telefon ile ihbar üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 28/12/2011 tarihli kontrol memuru raporunda; davacının kayıtlı bulunduğu G..Mah. …./… Sk. No:…/.. G…/İzmir adresinde yapılan çevre soruşturmasında davacı ve boşandığı eşinin 7 yıldır bu sokakta birlikte yaşadıkları, çevre sakinlerince boşandıklarının bilinmediği tespit edilmiş; tanık Sevile D….; davacı ve eşinin karşı apartmanda aynı dairede 4-5 yıldır birlikte yaşadığını, öncesinde ise aynı sokakta başka bir evde birlikte oturduklarını; tanık H.. C..; karşısındaki dairede davacı ve eşinin çocukları ile birlikte 4 yıldır yaşadığını, öncesinde de sokağın başındaki başka bir evde birlikte oturduklarını; tanık A.. S..; karşı apartmanın 2. katında davacı, eşi ve çocuklarının 7 yıldır birlikte yaşadıklarını, halen de oturduklarını beyan etmişlerdir. Mahkemesince yaptırılan kolluk araştırmasında davacının boşandığı eşinin yerleşim yeri olarak gösterdiği İ….. Mah. …../… Sk. No:… B/İzmir adresinin işyeri olduğu, ayrıca yerleşim yeri olarak kullanıldığı tespitlerine yer verilmiş; yine davacının G…Mahallesindeki adresinde 2005 yılından beri kızları ile birlikte yaşadığı bildirilmiştir. İ….Mah… Muhtarılığının cevabi yazısında, eski eşin İnönü mahallesindeki adreste ikamet etitği ve bu adreste öldüğü belirtilmiş, seçmen kayıtları araştırmasında eski eşin seçmen durumunun, 13/09/2012 ‘de öldügü belirtilerek güncellendiği tespit edilmiştir. Kontrol memuru tarafından beyanlarına başvurulan tanıklar Hülya, Aynur ve Sebile’nin mahkeme huzurunda alınan beyanlarında; haklı nedene dayanmaksızın önceki ifadelerini değiştirdikleri görülmüş, eski eşin davacı ile birlikte yaşamadığını, ara sıra eve geldiğini, yaz aylarında akşam saat 23.00 gibi gelip, sabahları gittiğini, birlikte yaşayıp yaşamadıklarını bilmediklerini söylemişlerdir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, mahkeme huzurunda haklı nedene dayanmaksızın beyanlarını değiştiren tanıklar Hülya, Aynur ve Sebile’nin kontrol memuruna verdikleri ifadelerinde açıkça davacı ve eşinin belirtilen adreste birlikte yaşadıklarını beyan etmeleri karşısında, mahkeme huzurundaki beyanlarının hükme esas alınamayacağı, kontrol memuru raporunda yapılan çevre soruşturmasında ve alınan tanık beyanlarında davacı ve boşandığı eşinin davacının kayıtlı yerleşim yerinde 7 yıldır birlikte yaşadıklarının ve boşandıklarından çevre sakinlerinin haberdar olmadığının anlaşılması ve dava devam ederken 13/09/2012 tarihinde öldüğü anlaşılan eski eşin, yerleşim yeri olarak gösterdiği adresin, işyeri olduğunun kolluk tutanağı ile tespit edilmesi hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,24/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.