Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/10614 E. 2014/13426 K. 11.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10614
KARAR NO : 2014/13426
KARAR TARİHİ : 11.06.2014

MAHKEMESİ : Amasya İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2013
NUMARASI : 2011/622-2013/43

Davacı, maluliyetinin tespitine 01/02/2011 tarihinden itibaren malullük aylığı bağlanmasına, ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı S.. S..’nun tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacının temyiz itirazı yönünden yapılan incelemede;
Dava, davacıya 1.2.2011 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacıya 1.8.2012 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanmasına, yasal ödeme tarihinde ödenmeyen aylıkları için yasal gecikme faizi ödenmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve evraklardan; Davacının 1995-2001 yılları arasında 6 yıl 16 gün bağ-kur sigortalılığının olduğu, maluliyet aylığı bağlanması için 3.1.2011 tarihinde Kuruma başvurduğu, 18.1.2011 tarihli devlet hastanesi raporunda mevcut bulguların yazılı olduğu, kurumun 25.2.2011 tarihli cevabı ile maluliyetin % 60 olmadığından davacının talebinin reddine karar verildiği, 5.4.2011 tarihli devlet hastanesi sağlık kurulu raporunda % 80 özürlü kabul edildiği,dava açılmasından sonra 19 Mayıs Üniversitesi Hastanesi’nin 12.7.2012 tarihli raporunda davacının mevcut bulguların yazılı olduğu, Yüksek Sağlık Kurulunun 05/09/2012 tarihli kararı ile de davacının çalışma gücünü % 60 oranında kaybettiği, maluliyet başlangıcının 19 Mayıs Üniversitesi Hastanesi’nin 12.7.2012 tarihli raporu olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 95. maddesidir. Anılan maddeye göre, “Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usul ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık
hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usulüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Yapılacak iş, maluliyet başlangıç tarihinin belirlenmesi için 3. Adli Tıp İhtisas Kurulundan rapor almak, Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu arasında çelişki olması halinde Adli Tıp Genel Kurulu’ndan alınacak rapor ile çelişkiyi gidererek, sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davclının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
11.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.