YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10293
KARAR NO : 2014/9938
KARAR TARİHİ : 06.05.2014
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/03/2013
NUMARASI : 2013/286-2013/55
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 10/05/2002-30/05/2008 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 10/05/2002-30/05/2008 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 22/07/2005-01/08/2005 tarihleri arasında dava dışı H.A.B.Ö.ortaklığı işyerinden sigortalı çalışmasının , 19/11/2008-13/09/2011 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen sigortalı çalışmalarının davalı Kuruma bildirildiği, davalıya ait işyerinin 01/11/2000 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının hizmet tespitine yönelik talebinin bir kısmının hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı ve çalışma olgusunun yöntemince araştırılıp araştırılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
506 sayılı Yasa’nın 79. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat edilebilirse de, çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Öte yandan çalışma blok çalışma niteliğinde yani kesintisiz bir şekilde devam ediyorsa hak düşürücü süre oluşmayacaktır.
Somut olayda, davacının 22/07/2005-01/08/2005 tarihleri arasında dava dışı H. A.-B. Ö. ortaklığı işyerinde fiilen çalışıp çalışmadığı, davacının davalı işyerindeki çalışmasının blok çalışma niteliğinde olup olmadığı araştırılmadan 22/07/2005 tarihinden öncesine ilişkin talebin hak düşürücü süre nedeniyle reddine, 19/11/2008 tarihli işe giriş bildirgesinden öncesine ilişkin talebin işe giriş bildirgesinden önceki sürelerin hak düşürücü süreye uğrayacağı gerekçesiyle bu tarihten öncesine ilişkin talebin reddi ve ihtilaf konusu dönemin tamamında davalı işyerinde çalışması bulunan bordro tanıkları dinlenmeden, tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, dava dışı H.A.-B.Ö.ortaklığı işyerinde 22/07/2005-01/08/2005 tarihleri arasında çalışmaları kayıtlara geçmiş bordro tanıklarının beyanlarını alarak davacının bu tarihlerde dava dışı işyerinde fiilen çalışıp çalışmadığını tespit etmek, uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, gerekirse Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak, komşu işyeri tanıklarının çalışma süresini tereddütsüz belirlemek amacıyla gerek görüldüğü takdirde hizmet döküm cetvellerini getirterek fiili çalışmanın varlığını belirlemek, eğer fiili çalışma varsa kesintisiz olup olmadığını tespit etmek, eğer fiili çalışma var ve kesintisiz yani blok çalışma niteliğinde ise, hak düşürücü sürenin oluşmayacağı göz önünde bulundurularak, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.