Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/10279 E. 2014/11275 K. 26.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10279
KARAR NO : 2014/11275
KARAR TARİHİ : 26.05.2014

MAHKEMESİ : Mersin 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2013
NUMARASI : 2012/103-2013/93

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/01/1992-30/01/2010 tarihleri arası arası eksik bildirilen sürelerin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik inceleme ve araştırma sonucu varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına 06/07/2007 tarihli ve imzalı işe giriş bildirgesinin davalı tarafından Kuruma verildiği, 06/07/2007 tarihinden sonraki çalışmaların tamamının bildirildiği, davalı işyerinin 20/04/2007 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, davacı tarafından gösterilen tanıkların davacının çalıştığını, davalı tarafından gösterilen tanıklar ise çalışmadığını belirttikleri, bazı tanık beyanlarında davacının iki tane engelli çocuğu olduğunu ve bu çoçukları eğitim merkezine getirip yanlarında refakatçi olarak bulunduğunun belirtildiği, Vakıflar Genel Müdürlüğünün yazılarına göre davalı işyerinin 1990 yılından beri faaliyette olduğu, davalı vakıf tarafından verilen cevap dilekçesinde 1992-2007 arası vakfın Mersin şubesinde gönüllü 5 kişiden oluşan bir yönetim kurulu olduğunun ifade edildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 01/01/1992-06/07/2007 tarihleri arası dönem yönünden çıkmaktadır.
Somut olayda, uyuşmazlık konusu olan 1992-2007 arası dönemde bordro verilmediği, dolayısıyla bordro tanığı bulunmadığı, bu nedenle komşu işyeri tanıklarının tespit edilip beyanlarına başvurulmadan ve taraflarca gösterilen tanıkların beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, tanık beyanlarında işyerinin farklı adreslerde faaliyette bulunduğu belirtilmiş olup, bu suretle öncelikle davacıyı çağırıp, işyerinin uyuşmazlık konusu dönemde hangi adreslerde faaliyette bulunduğunu sorup tespit etmek, bu adreslerde işyerinin faaliyette bulunduğu dönemler itibariyle Sosyal Güvenlik Kurumu, belediye, vergi dairesi emniyet müdürlüğü gibi kamu kurumları aracılığıyla komşu işyerleri tespit edilerek, işyerlerinin sahipleri veya çalışanlarının beyanlarına başvurmak, davacının davalı nezdinde eğitim gören çocukları bulunup bulunmadığını belirlemek eğer varsa davacının çocukları ile aynı dönemlerde eğitim gören diğer çocukların velilerini tespit edip dinlemek, yine 1992-2007 arası davalı vakfın Mersin şubesinde gönüllü 5 kişiden oluşan bir yönetim kurulu olduğu ifade edilmiş olup bu kişileride araştırıp beyanlarına başvurarak davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
26/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.