Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/10250 E. 2014/3103 K. 25.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10250
KARAR NO : 2014/3103
KARAR TARİHİ : 25.02.2014

MAHKEMESİ : Manisa 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 02/04/2013
NUMARASI : 2011/954-2013/264

Davacı, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının tespitiyle 6111 sayılı Yasadan yararlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ve 6111 sayılı Yasadan yararlandırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01/08/2005 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu, 24/05/2011 tarihinde 6111 sayılı Yasadan yararlanmak için davalı Kuruma başvurduğu, davacının M… Zirai Ürünler Gıda Ltd. Şti.’ne 1998 yılında teslim ettiği ürün bedelinden prim kesintisi yapıldığı, kesinti tutarının 08/04/2011 tarihinde kuruma faizi ile birlikte yatırıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, iki yıl dışında süreklilik arzettiği hallerde de tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir.
Öte yandan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2926 sayılı Yasa’nın uygulanmasına ilişkin 26/03/1994 günlü 4 nolu tebliğine göre ürün bedellerinden % 1 oranında tevkifat yapmakla yükümlü gerçek ve tüzel kişilerin bu tevkifatı yaparak kurum hesabına intikal ettirmek zorunda oldukları, kesinti yaptığı halde Kurum hesabına yatırmayan gerçek veya tüzel kişilerin, Kuruma karşı sorumlu oldukları, bu kesintilerin yasal faiziyle birlikte kendilerinden tahsil olunacağı TCK.’nun 526.maddesi gereğince cezalandırılmaları için suç duyurusunda bulunulacağı bildirildiğinden davacının sattığı ürün bedelinden kesinti yapıldığının tesbiti sigortalılığın kabulü için yeterli olup, kesintiyi yapan davalı Kuruma karşı sorumlu olacağından kesinti yapıldıktan sonra Kurum hesabına yatırılmamış olması dahi sonuca etkili değildir.
Yapılacak iş; davacının hangi dönemler için Tarım Bağ-Kur sigortalısı olmak istediğini açıklattırmak, M.. Zirai Ürünler Gıda Ltd. Şti.’nden 1998 yılında yapılan kesintinin hangi ayda yapıldığını sormak , davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu süreyi yukarıda belirtilen ilkeler ışığında belirlemek ve süresinde başvurusu bulunduğundan davacının 6111 sayılı Yasadan yararlanması gerektiğinin tespitine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlara uygun ayrıntılı araştırma yapılmadan karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.