YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10231
KARAR NO : 2013/17805
KARAR TARİHİ : 01.10.2013
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVALILAR : 1
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R AR
Dava; davacının davalı işyerinde 1987 yılı Ekim ayından 2004 yılı Ekim ayı arasında 506 sayılı Yasa kapsamında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkece; davanın kısmen kabulü ile davacının davalı işyerinde 07.09.1993 – 08.10.2004 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına dava dışı … San. Ltd. Şti. adına düzenlenen 01.08.1993 tarihli bildirge bulunduğu, yine davacının bu işyerinden 01.08.1993 – 06.09.1993 tarihleri arasında davalı Kurum’a bildirilen çalışmaları bulunduğu, davalı işyerinden ise davacı adına düzenlenen işe giriş bildirgesi ve bildirilen çalışma bulunmadığı, dönem ve ücret bordrolarının dosya arasına alınmadığı, davacı tarafından delil olarak sunulan davalı … AŞ.’ye ait otobüs seferlerine ilişkin bilgileri içeren 1. ve 2. şoförler tarafından imzalanan ve davacının 2. şoför olarak isminin bulunduğu “ Tutanak ” başlıklı belgeler ile takograf kayıtları bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların Kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi ile halen 5510 Sayılı Yasanın 86. maddesi olan bu tür davalarda; öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, eksiksiz bir şekilde belirlemeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmadır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları ya da komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda ise; davacının, 01.08.1993 – 06.09.1993 tarihleri arasında dava dışı bir işyerinde çalışması bulunduğundan 06.09.1993 tarihinden önceki döneme ilişkin talebin reddi yerinde ise de kabulüne karar verilen süre açısından; bordro tanığı olup olmadıkları dosya kapsamından tespit edilemeyen tanık beyanları ile davacı vekilinin delil olarak sunduğu ve 2002 yılı öncesine ilişkin kayıtları içermeyen takograf kayıtlarıyla tutanaklar esas alınarak yukarıda açıklanan şekilde bir incelemenin yapılmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan şekilde davanın niteliğine uygun olarak inceleme yapılmakla birlikte, öncelikle işyeri ve işverene ait çalışma dönemini kapsayan davacı ile ilgili tüm kayıt ve belgeleri varsa ücret bordrolarını birlikte istemek, davacıya ait Sosyal Sigortalar Kurumu’nda bulunması gerekli şahsi sicil dosyası ile işyerinin Kurum’da bulunan işyeri sicil dosyası ve çalışma dönemini kapsayacak şekilde işyerinden Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilen dönem bordrolarının tümünü dosyaya getirtmek, daha sonra yukarıda belirtildiği üzere işyerinde kayıtlı bordro tanıkları, bunların tespit edilememesi veya beyanlarının yeterli bulunmaması halinde ise komşu ve yakın işyerlerinde aynı dönemlerde çalışan kayıtlı tanıklar dinlemek ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece söz konusu fiili ve hukuki gerçekler dikkate alınmadan, yetersiz tanık beyanlarına dayanılarak eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ….’ye iadesine, 01.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.