Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/10141 E. 2014/14532 K. 19.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10141
KARAR NO : 2014/14532
KARAR TARİHİ : 19.06.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2013
NUMARASI : 2012/487-2013/236

Davacı, sigortalılık kaydının ve primlerinin iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR

Dava, davacının eşi K. Ç.’nin sigortalılığının iptal eden kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne, davalı kurumun 12/01/2012 gün, B.13,2 SGK 4.34.10.13-01/08 1137023.34/757.130 sayılı yazı ile K. Ç.’ye ait sigorta iptaline ilişkin kurum işleminin iptaline” karar vermiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının eşi K.Çi.nin davacıya ait cep telefonu satışı işyerinde fiilen çalışıp çalışmadığı yönünde denetim yapıldığı, kurum denetmeni tarafından düzenlenen 30/12/2011 tarihli 2011/102 sayılı denetim raporu ile davacının aynı işhanında biri erkek kuaförü, diğeri cep telefonu tamiri olmak üzere iki ayrı işyerinin bulunduğu ve çevre işyerlerinde çalışan kişilerden alınan ifadelerde eşi K. Ç.’nin cep telefonu tamircisinde çalışmadığının tespit edildiği, bu rapora istinaden K. Ç.nin 04/09/2010 – 12/01/2011 tarihine kadar geçen sigortalılığının iptali için işverenden aylık prim hizmet belgeleri istendiğini, davacının istenen belgeleri vermediğni ve yapılan işleme itiraz ettiği, itirazının 30/01/2012 tarihli 2012/9 sayılı komisyon kararı ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından özellikle açıklanmalıdır ki, 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Diğer bir anlatımla; yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazi kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir.
Ne var ki, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan “tutanaklar” ile ifade edilen; Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olanlar ile belgeye dayalı olmamakla birlikte düzenlenmesinde hazır bulunan işveren, sigortalı veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkârına konu olmayan tutanaklardır.
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından yapılan incelemelere dayalı tutanakların değerlendirildiği ve varılan sonucun yazıya geçirildiği raporların, sadece memur veya müfettiş tarafından düzenlenmiş olmaları, anılan raporların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri kapsamında aksinin yazılı delille kanıtlanması gereken belgeler olarak kabulleri için yeterli değildir.
Buna göre, özellikle, rapor veya ekli tutanaklarda imzası bulunmayanlar yönünden, söz konusu tutanakların aksinin yazılı delille kanıtlanması yükümünden söz etmek mümkün değildir.
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları ve iş müfettişi raporlarının, rapora dayanak alınan tutanaklar ile birlikte değerlendirilmesi ve ancak belirtilen nitelikteki ekli tutanakların anılan Kanun kapsamında aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğunun kabulü, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesinin açık hükmü karşısında zorunludur.
Somut olayda, davacının eşi K. Ç.nin çalışmasının gerçekliğinin belirlenebilmesi amacıyla; dava konusu dönemde sigorta primlerini ödeyip/ödemediği, dava konusu dönemde ödediği tüm vergiler belirlenmeli; puantaj kayıtları, ücret tediye bordroları, hasta sevk kağıtları, yaptığı işe göre davacının isim ve imzasını taşıyan fatura ve benzeri her türlü belge taraflardan celbedilmeli; ilgili meslek/ticaret odasından kapasite raporu celbedilmeli, tüm vergi beyannameleri, kapasite, (gerektiğinde keşif yapılarak tespit edilecek) işyeri mekan ve büyüklüğü/fiziki şartları, ciro, elektrik, su tüketimi ve her türlü veri gözetilmek suretiyle çalışması gereken sigortalı sayısı, gerektiğinde alanında uzman ilgili meslek mensubu, mali müşavir ve hukukçudan oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınarak belirlenmeli, bu raporda dava konusu dönemdeki dönem bordrolarında çalıştığı bildirilen sigortalı sayısı ile de karşılaştırma yapılmalı; somut bilgi ve görgüye sahip tanıkları bildirmeleri taraflardan istenmeli ve buna ilişkin tanık/tanıkların tespiti zabıtadan istenmeli; yargılama aşamasında dinlenen tanıkların sıfatlarına ilişkin belgeler temin edilmeli; dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile, aynı iş hanında komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak somut bilgi ve görgülerine başvurulmalı, denetim tutanaklarındaki tanıkların yeniden beyanları alınarak diğer tanık beyanları ile arasında çelişki olursa çelişki giderilmeli ve böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, soyut ve yetersiz, açıklanan nitelikleri taşıdığı belirsiz olan tanık beyanları dayanak alınmak suretiyle eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.