YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10084
KARAR NO : 2014/10138
KARAR TARİHİ : 08.05.2014
MAHKEMESİ : Çorum 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/02/2013
NUMARASI : 2012/203-2013/72
Davacı, 6.790,74-TL yasal faiziyle tahsiline, aylıktan yoksun bırakıldığı dönem aylıkların faiziyle birlikte ödenmesine, haksız olarak tahsil edilen prim tutarının istirdatı ile faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Davacı, 3201 sayılı Yasa’ya göre yurtdışı hizmetlerini borçlanarak bağlanan yaşlılık aylığının, Türkiye’de 1479 sayılı Yasa kapsamındaki çalışması nedeniyle iptal edildiğini belirterek Kurum işleminin iptali ile, yersiz tahsil edilen yaşlılık aylığının istirdatı ve bağ-kur sigortalısı kabul edilen sürelere ilişkin yatırılan prim borcunun iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacıya, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süreleri ve yurt dışında gerçekleşen çalışmalardan 3201 sayılı Yasaya göre borçlanılan süreler gözetilerek, 1.2.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, 25.5.1998-7.9.2010 tarihleri arasında vergi kaydının bulunduğu ve davacının kendi nam ve hesabına çalışmasının devam etmesi nedeni ile aylığı kesilip, 1.2.2009-2.2.2010 tarihleri arasında yersiz ödenen aylıklara yönelik 6.790,74 TL borç çıkarıldığı ve davacı tarafından bu borcun ve aylık şartlarını yerine getirmesi için çıkarılan prim borcunun ödendiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, yurtdışında geçen çalışmaların borçlanılması sonucu sigortalıya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, sigortalının Türkiye’de sosyal güvenlik kurumlarına tabi olacak şekilde çalışması durumunda 3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesi uyarınca yaşlılık aylığının kesilip kesilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 3201 sayılı Yasanın 6. maddesinin “B” bendinde “Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan Türkiye’de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primi hakkındaki hükümleri, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için uygulanmaz.” düzenlemesine yer verilmiştir. Her ne kadar, anılan yasada 19.06.2010 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5997 sayılı Yasanın 15. maddesi ile yapılan değişiklikle, 3201 sayılı Yasadan yararlanmak suretiyle aylık bağlananların, Türkiye’de sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışabileceği belirtilmiş ise de; yürürlük tarihi ve her yasanın kendi yürürlük döneminde uygulanması gerektiği gözetildiğinde, anılan değişikliğin davacı lehine uygulama olanağı bulunmamaktadır. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 15.6.2012 gün 2012/21-196 E., 2012/396 K. sayılı kararında da aynı husus benimsenmiştir.
Mahkemece, davacının 25.5.1998-7.9.2010 tarihleri arasında vergi kaydı olduğu dikkate alındığında, 5997 sayılı Yasa’nın 15.maddesi ile 3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesinde yapılan değişikliğin, yürürlüğe girdiği 19.6.2010 tarihinden önceki uyuşmazlıklara uygulanmasının mümkün olmadığı gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur
O halde, davacının 19.6.2010 tarihinden önce kendi nam ve hesabına çalışması bulunduğu sabit olduğuna göre, kanunun yürürlük tarihi itibari ile yaşlılık aylığının kesilmesi gerektiği ve bu tarihe kadar ödenen aylıkların geri istenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı ve mahkemece 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi de gözönünde tutularak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/05/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.