Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/10083 E. 2014/2429 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10083
KARAR NO : 2014/2429
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

MAHKEMESİ : Isparta İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2012
NUMARASI : 2011/149-2012/375

Davacı, 2011/62 Esas sayılı icra takip dosyasına davalının yaptığı itirazın iptaline, icra takibinin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davalının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden davacı SGK tarafından, yersiz ödemelerin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine Kurumca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibinin devamına ve davalı aleyhine takip konusu alacağın %40’ı oranında icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalının, 21/12/2001 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, eski eşinin boşanmanın ardından 11/04/2002 tarihinde yabancı uyruklu bir kadın ile evlenerek, yurtdışında (Münih/Almanya)yaşamaya başladığı; davalının ise boşanma sonrası yaptığı başvuru sonucunda davacı kurum tarafından babasından dolayı ölüm aylığına bağlandığı anlaşılmış, davacı Kurum tarafından isimsiz ihbar dilekçesi üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 29/07/2010 tarihli kontrol memuru raporunda; davalının kimlik paylaşım sistemindeki adresi, Ç. Beldesi A.. K. 1. Cd. No:66 Şarkikaraağaç/Isparta olarak tespit edilmiş. Mahallinde yapılan çevre soruşturmasında ise; mahalle muhtarı A. A. K.ile Belediye zabıta memuru S. Y. beyanlarında; davalı ve eşinin, belirtilen adreste birlikte yaşadıklarını, davalının eşinin daha öncesinde mahallede Kıraathane çalıştırdığını, Almanya’daki eniştesi sayesinde 3-4 yıldır geçici olarak yurtdışına gittiğini, beldeye yazları bir aylığına geldiğini, beldede ayrı bir ikamet adresinin bulunmadığını, davalı ile birlikte kaldıklarını, ayrıldıklarını görmediklerini belirtmişler, mahkeme huzurunda beyanda bulunan tanık S. Y., davalı ve eşinin boşandıklarını sonradan öğrendiğini, ne şekilde boşandıklarını bilmediğini, aralarında problem görmediğini beyan etmiş; tanık A. A. K. ise; eski eşin-Almanya’ya gidebilmek için davalıdan boşandığını, mahallede de bu şekilde konuşulduğunu, eski eşin boşanmaya rağmen yurtdışından geldiğinde davalının yanında kaldığını ifade etmiştir.Yine kontrol memuru tarafından dinlenen aza A. D. de, davalının yaşadığı evin, eşine ait olduğunu, eşinin izne geldiğinde bu evde birlikte kaldıklarını, bu evin davalının eşinin babasına ait arazide yapıldığını bildirmiş, mahkeme huzurundaki yeminli beyanında ise davalı ve eşinin boşandıklarını bilmediğini, eski eşin yurtdışından geldiğinde davalının ikametinde kaldığını, birkaç kez davalı ve eski eşini yanyana gördüğünü belirtmiştir. Kontrol Memuru tarafından dinlenen ve önceden eski eşin işlettiği kıraathanenin sahibi tanık Ş. D. da, davalının eşinin amcası olduğunu, yanyana evlerde oturduklarını, amcasının izinden geldiğinde davalı ile aynı adreste kaldığını beyan etmiş, çevre soruşturmasında görüşülen kişilerin de davalı ve eski eşinin birlikte yaşadıklarını teyit ettikleri bildirilmiştir. Mahmekece dinlenen davacı tanıkları ise eski eşin köye geldiğinde nerede kaldığını bilmedikleri veya eski eşin ağabeyi ile annesinin evinde kaldığı yönünde beyanda bulundukları görülmüş; eski eşin Uyap üzerinden alınan nüfus kaydında yerleşim yerinin Münih/Almanya olduğu anlaşılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, denetim sırasında dinlenen, davalı ve eski eşi ile aralarında husumet iddiası da bulunmayan tarafsız tanıklar mahalle muhtarı A. A. K., Belediye zabıta memuru S. Y., aza A. D. ile eski eşin yeğeni Ş. D., davalı ve eski eşinin boşandıklarını sonradan öğrendiklerine, davalının halihazırda eski eşinin babasına ait arazi üzerinde yapılmış evde yaşadığına, aralarında eylemli olarak birlikte yaşam bulunduğuna dair mahkeme huzurunda da tekrar ettikleri beyanları ile eski eşin boşanma sonrası yabancı uyruklu bir kadın ile evlilik yaptığının mahallinde bilinmemesi, başka biri ile evli olduğu halde, yıllık izne geldiğinde davalının ikametinde kalması hususları birlikte göz önüne alındığında; davalı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın kabulü gerekirken mahkemece davanın reddine karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.