Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/10066 E. 2014/13428 K. 11.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10066
KARAR NO : 2014/13428
KARAR TARİHİ : 11.06.2014

MAHKEMESİ : Kocaeli 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2013
NUMARASI : 2012/5-2013/100

Davacı, 6111 sayılı Yasanın 16. maddesine göre yaptığı 31/01/1990-30/04/2008 tarihleri arasındaki sigortalılığın ihya edilmesi ve yapılandırma işleminin geçerli olduğuna, 20 yıldan fazla primi ödenmiş sigortalılık süresine ve 01/09/2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 6111 sayılı yasanın 11. maddesine göre yaptığı 31.01.1990- 30.04.2008 tarihleri arasındaki zorunlu Esnaf Bağ-Kur sigortalılığının ihyası ile yapılandırma işleminin geçerli olduğunun tespiti ile 19.08.2011 tarihli tahsis talebine göre 01.09.2011 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 6111 Sayılı Yasa’nın 16.maddesine göre 31/12/1994 – 06/04/2006 tarihleri arasında sigortalılığının ihya edilmesi ve yapılandırma işleminin geçerli olduğunun ve 19/08/2011 tarihli tahsis talebine göre 01/09/2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazandığının tespitine, karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının Kurumca vergi ve oda kayıtları ile 21.01.1989-31.12.1994 ve 06.04.2006-30.04.2009 tarihleri arasında 1479 Sayılı Yasaya tabi sigortalı kabul edildiği, daha sonra 1479 Sayılı Yasa’nın ek 19. maddesi gereğince 21.01.1098-31.01.1990 tarihinde terk verildiği, 01.05.2008 tarihinden itibaren yeniden sigortalı sayıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık davacının 01.01.1995-05.04.2006 tarihleri arasında Bağ-kur sigortalısı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
01/4/1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20/04/1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 24. maddesi değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22/03/1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 02/08/2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
1479 Sayılı Yasanın 24 ve 25. Maddelerine göre sigortalı olabilmek için vergi kaydı, veya oda ve sicil kaydı gerekmektedir. Davacının 1479 sayılı Yasa gereği tescili 1995 tarihinden itibaren yapılmış olmakla, 1995 yılında yürürlükte bulunan 1479 sayılı Yasanın 24. ve 25 maddeleri gereğince vergi kaydı veya oda veya sicil kaydı bulunmadığı uyuşmazlık konusu döneme ilişkin sigortalılık koşullarının oluşmadığı ortadadır. Davacının bu kayıtlarının bulunmadığı dönemde tanık sözleriyle ve kolluk araştırmasıyla sigortalı olduğunun kabul edilmesi veya sonradan 6111 Sayılı Yasa kapsamında geçmişe yönelik prim ödeyerek sigortalılık hakkı elde etmesi mümkün değildir. Tespit istenen dönemde tescil için vergi kaydı veya oda veya sicil kaydı şartı arandığı ve Kurumun hatalı yapılandırma işlemi yapmasının sigortalılık hakkı doğurmayacağından davacının sigortalılık koşullarının bulunmadığı halde sehven yapılandırma işlemiyle tescili ve prim tahsili davacıya sigortalılık hakkı bahşetmez.
Mahkemece, tespite ve ihya talebine yönelik davanın reddi ile yaşlılık aylığı koşullarının da mevcut duruma göre değerlendirilerek bir sonuca bağlanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.