YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/981
KARAR NO : 2013/7280
KARAR TARİHİ : 11.04.2013
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı, davalıya ait işyerinde güvenlik görevlisi olarak Ekim 1996-30.11.2004 tarihleri arasında geçen ve SGK’na bildirilmeyen çalışmalarının tesbitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle davacının, kuruma bildirilen süreler haricinde 12/03/1999-16/03/2001; 18/06/2001- 30/09/2001 ve 25/06/2003-30/11/2004 tarihleri arasında sürekli olarak davalı iş yerinde hizmet akdi ile çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin hak düşürücü süre geçtiğinden reddine karar verilmiştir.
Davanın, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4-a bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu ancak, geçiş hükümlerini içeren aynı Yasa’nın Geçici 7. maddesi hükmünde “bu Kanun’un yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” hükmü ve genel olarak yasaların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesidir. Anılan maddede, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların çalıştıklarını hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Aynı yasa hükmü, bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu
düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olur. Ne var ki bu tür kanıtlar salt bu nedene dayanarak istemin reddine neden olmaz; aksi durumun ispatı olanaklıdır. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordro tanıkları ve komşu işyerinin kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Somut olayda; davacının davalı işyerinde 12.03.1999-30.11.2004 tarihleri arasındaki çalışmaları SGK’na kısmi ve kesintili olarak bildirilmiştir.Çalışmanın sona erdiği tarih olan 30.11.2004 tarihi dikkate alındığında, dava tarihi olan 02.11.2009 tarihi itibariyle yukarıda açıklanan 5 yıllık yasal hak düşürücü sürenin geçmediği; çalışmanın, tespiti istenen dönemde dava dışı başka bir işyerindeki çalışmayla kesintiye de uğramadığı açıktır. Davalı işverene ait işyerinden davacıya 07.08.1998 tarihinden itibaren maaş ödemesi yapıldığına dair banka kaydı, bordro tanıklarının, davacının 1996 yılından 2004 yılına kadar kesintisiz çalıştığına dair beyanları ve yapılan işin mahiyeti gereği daimilik arzettiği de gözönünde bulundurularak, davacının temyiz dilekçesinde talep ettiği şekilde 07.08.1998- 30.11.2004 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı kanıtlandığından bu döneme ilişkin istemin kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan … A.Ş.’ne yükletilmesine 11/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.