Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/8792 E. 2013/17663 K. 30.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8792
KARAR NO : 2013/17663
KARAR TARİHİ : 30.09.2013

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının 02.01.1997 tarihinden 01.08.1998 tarihine kadar davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddi ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca hatalı değerlendirme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının davalı işyerinde 01.08.1998 tarihinde işe girdiğine dair işe giriş bildirgesinin verildiği, bildirgenin üzerinde davacının imzasının bulunduğu, davalı işverenin davacının 01.09.1998 tarihinden askere gittiği 05.01.2004 tarihine kadar hizmetini bildirdiği, davacının askerlik dönüşü 14.04.2005-10.09.2008 tarihleri arasında da davalı işveren yanından hizmetinin bildirildiği, davalı işyerinin ihtilaflı döneme ilişkin 1997/1.döneminden 1998/3.dönemine kadar olan dönem bordroların getirtildiği, ifadesine başvurulan tanıkların bir kısmının ihtilaflı dönemde davalı işyerinde çalışan kayıtlı bordro tanığı oldukları ve bir kısım tanıkların da zabıta tahkikatı ile komşu işyeri çalışanı olduklarının tespit edildiği, tanıkların beyanlarında birbirleri ile uyumlu şekilde davacının davalı işyerinde 1997 yılından itibaren çalıştığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Somut olayda, dinlenen tanıkların bir kısmının ihtilaflı dönemde davalı işyerindeki çalışması kayıtlara geçmiş bordro tanığı oldukları gibi, zabıta tahkikatı ile tespit edilen komşu işyeri tanıklarının da beyanlarına başvurulduğu ve tanıkların davacının çalışmasını doğruladıkları dikkate alınmadan, davacının 01.08.1998 tarihli işe giriş bildirgesi üzerinde imzasının bulunmasından yola çıkılarak davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bordro tanıkları ve komşu işyeri tanıkları ile davalı işyerinde dava tarihlerinde çalışmasının geçtiği ortaya konan davacının davasının kabulü gerekirken salt işe giriş bildirgesi üzerinde imzasının bulunması sebebi ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.