Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/7898 E. 2013/3135 K. 21.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7898
KARAR NO : 2013/3135
KARAR TARİHİ : 21.02.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan … ve … vekilleri tarafından temyiz edilmesi ve davacı vekilince de duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından, Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre ,davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine
2- Dava, iş kazası sonucu sürekli işgöremezliğe uğrayan sigortalının maddi manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 900 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının ekonomik geleceğinin kararmasından dolayı maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, artıralan maddi tazminat ve manevi tazminata ilişkin talepler hakkında bir karar verilmemiştir.
Davacının, 19.09.2003 tarihinde iş kazası sonucu % 13,1 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davalıların % 80, davacının % 20 oranında kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte olan ve uygulanan HUMK.’nun 83. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Dairemizin yerleşmiş uygulamaları da bu doğrultudadır.
Öte yandan harca tabi davalarda, dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte dava açılmış sayılır. Somut olayda maddi tazminatın artırılması ile manevi tazminata ilişkin 22.12.2010 tarihli dilekçenin nispi harç yanı sıra başvurma harcı da yatırılmak suretiyle mahkemeye verildiği anlaşılmaktadır. Bu duruma göre usul ekonomisi gereği 22.12.2010 tarihli dilekçenin bu haliyle birleştirme talepli bir ek dava dilekçesi olarak kabulünün gerektiği ortadadır.
Hal böyle olunca da gerekli harçların yatırılarak yeni bir dava açıldığının kabulü ile davacının arttırılmış maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmek gerekirken, 22.12.2010 tarihli dilekçenin ıslah dilekçesi kabul edilerek sonuca gidilmesinin hatalı olduğu ortadadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan … ve …’e yükletilmesine, 21/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.