Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/735 E. 2012/1604 K. 14.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/735
KARAR NO : 2012/1604
KARAR TARİHİ : 14.02.2012

MAHKEMESİ : … İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddine,
2- Davalının temyizine gelince;
Dava 02.12.1996 tarihinde meydana gelen iş kazasında % sıfır oranında iş göremezliğe uğrayan sigortalının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Davacının 02.12.1996 günü iş kazası geçirdiği, iş göremezlik oranının % 0 olduğunun saptandığı, davacının 11.03.1997 tarihinde Karabük İş Mahkemesi’nin 1997/22 Esas 2009/65 Karar sayılı dosyasında açtığı davasında, ıslah dilekçesiyle, istenilen tazminatın maddi tazminat olduğu kabul edilerek istemin reddine dair verilen kararın, Dairemizin 14.07.2009 gün ve 2009-5307 Esas ve 2009-11125 Karar sayılı ilamı ile onandığı bunun üzerine davacının 16.03.2011 tarihinde manevi zararının giderilmesi için bu davayı açtığı ve davalı tarafça süresinde zaman aşımı def’i inde bulunulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık bu tür davalarda B.K.’nun 125. maddesi gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Somut olayda değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı da ortadadır.
Hal böyle olunca, süresi içerisinde davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’i kabul edilerek, açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, 14/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.