Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/52 E. 2012/663 K. 30.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/52
KARAR NO : 2012/663
KARAR TARİHİ : 30.01.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, ilk prim kesintisini takip eden aybaşından itibaren 31/12/2000 tarihine kadar Tarım … sigortalısı olduğunun tespitiyle, 6111 sayılı Kanun’dan yararlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı,prim kesintisinin yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren Tarım … sigortalısı olduğunun tespitine ayrıca 16.5.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile 6111 sayılı Yasanın 12 ve devamı maddelerinin getirdiği ödeme kolaylığından faydalanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece,davacının 1.8.1994-31.12.2000 tarihleri arasında Tarım … sigortalısı olduğunun tespitine ayrıca prim borçları bakımından davacının 6111 sayılı Yasanın 12 ve devamı maddelerinin getirdiği ödeme kolaylığından faydalanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 83. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak, davacı peşin harç yanında başvuru harcını da yatırarak yeni bir talep de bulunması hallerinde ise bir ek dava olarak nitelendirilme hali olayımız dışındadır.
Somut olayda davacının dava dilekçesinde yapılandırma yasasından yararlandırılması konusunda bir talebi bulunmadığı ve dava konusu yapmadığı bir konuda ıslahla talepte bulunamayacağı halde mahkemece bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir
Mahkemenin kabul şekli bakımından da söz konusu ıslahın maktu ıslah harcı yatırılmadan yapılmasına göre, usulüne uygun olmayan ıslaha değer verilip, hüküm kurulması yanlış olmuştur.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davacının 6111 sayılı Yasanın 12. ve devamı maddelerinden yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendinin 2.cümlesinin silinmesine yerine
“Dava konusu edilmeyen konuda ıslahla talepte bulunulması mümkün olmadığından davacının 6111 sayılı yapılandırma yasasından faydalanması gerektiğinin tespiti isteminin reddine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 30/01/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.