YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5014
KARAR NO : 2013/7008
KARAR TARİHİ : 09.04.2013
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 01/05/1978-30/04/1981 tarihleri arasında davalılar murisi Cezmi Sırgüveç’in işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 1.5.1978 – 30.4.1981 tarihleri arasında davalılar murisine ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de; bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davacıya ait 1.5.1978 tarihli işe giriş bildirgesi davalı Kuruma 12.6.1978 tarihinde verilmiştir. 14.6.2011 tarihli … ; “davacıya ait 1.5.1978 tarihli işe giriş bildirgesindeki imzanın işverenler murisine ait olmadığı” tespit edilmiştir.
Uyuşmazlık, davada hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmemişse, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Çalıştırılanlar, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3. maddesinde belirtilen istisnalardan olmamak kaydıyla, 2. maddede öngörülen koşulların varlığı halinde kendiliğinden sigortalı sayılırlar.
Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağına ilişkin norm, sigortalının kayıt altına alınabilmesi ile sonuç doğurur.
Bildirimsiz geçen çalışmaların tespitine ilişkin dava koşulları 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/10. maddesinde tanımlanmıştır. Bunlar; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılma, yönetmelikte tespit edilen belgelerinin Kuruma verilmemiş ya da çalışmaların Kurumca saptanamamış olması ile anılan davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması şeklinde sıralanabilir.
Sigortalı, bildirimsiz kalan çalışmalarının tespitini hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren beş yıl (20.6.1987 tarihinde on yıla çıkarılmıştı. Ancak 1.6.1994 tarihinde tekrar beş yıla indirildi.) içerisinde isteyebilir. Hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür.
İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vd. şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir.
Somut olaya bakıldığında; 218273 sicil numaralı davalı işyerinden davacı adına 1.5.1978 tarihinde işe giriş bildirgesi verildiği, ancak aynı işyerinden davacının çalışmalarının bildirilmediği, davalı işyerinin 1.11.1976 tarihinde Kanun kapsamına alındığı, işe giriş bildirgesindeki imzanın davalı işyeri sahibi olan davalı işverenler murisine ait olmadığı, davacı çalışmasına ilişkin tanık beyanlarının çelişkili olduğu, ancak bu çelişkinin giderilmeden karar verildiği görülmüştür.
Uygulamada işe giriş bildirgeleri genelde, işyeri defter ve kayıtlarını tutmakla görevli kişiler tarafından hazırlanıp Kuruma verilmektedir. Bu kişiler de çoğu zaman ilgili belgeleri işyeri sahiplerine imzalatmak yerine kendileri imzalayarak Kuruma vermektedirler. Bu nedenle çalışan kişi hakkında belgelerin hazırlanıp Kuruma verilmesi ve bu belgelerin Kurum tarafından kabul edilmesi, iptal yoluna gidilmemesi; bu belgelerin doğru olduğuna karine teşkil eder. Bu belgelerin gerçek olmadığı ancak eşdeğer yazılı belge ile ispat edilebilir.
O halde, Kurum kayıtlarının doğru olduğu kabul edilerek, buna göre işlem yapılması gerekmektedir.
Yapılacak iş, ihtilaflı döneme ilişkin tüm dönem bordrolarını getirmek ve bu bordrolarda ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.