Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/3160 E. 2012/17508 K. 16.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3160
KARAR NO : 2012/17508
KARAR TARİHİ : 16.10.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 60.000.00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacılar vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16/10/2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşmaya başlanarak incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi. Duruşma günü davacılar vekili Av…… ile karşı taraf vekili Avukat … geldiler.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre , davalının tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacıların murisi…’ın 27.12.2006 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu yaşamını yitirdiği,olayda, davalı işverenliğin %40 oranında kusurlu olduğu ve %60 oranın da da kaçınılmazlık faktörünün bulunduğu anlaşılmaktadır.
B.K’nun 47. Maddesinde hakimin bedensel bütünlüğün bozulması halinde olayın özelliklerini göz önünde tutularak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür. Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde ve de aynı olay nedeni ile murisin tüm çocuklarının eşit üzüntü duydukları kabul edilerek davacılar yararına hükmedilen 15.000.00-‘erTL manevi manevi tazminatların az takdir edildiği ortadadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
O halde,davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, davacı yararına takdir edilen 900.00 TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, 16/10/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.