Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/2471 E. 2013/10678 K. 23.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2471
KARAR NO : 2013/10678
KARAR TARİHİ : 23.05.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, çakışan sürelerde Bağ-Kur sigortalılığının iptaline SSK sigortalılığının devamına, emekli aylığı almaya hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R

Dava, davacının 20.6.2004 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının iptal edilerek, 506 sayılı Yasaya tabi sigortalılığının geçerli olduğunun tespiti ile, 22.6.2010 tarihli ıslah talebine istinaden dava tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; “taleple bağlı kalınarak dava tarihi olan 12.4.2010 tarihini takip eden aybaşı olan 15.4.2010 tarihi itibari ile yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine” karar verilmiş, davacı vekilinin 28.11.2011 tarihli dilekçesi HMK’nın 305. maddesi kapsamında kabul edilerek 22.12.2011 tarihli tavzih kararı ile hüküm fıkrasına “…. 20.6.2004 tarihinden itibaren çakışan Bağ-Kur sigortalılığının iptaline” cümlesi eklenerek hüküm değiştirilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298.maddelerine göre yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Hükmün tavzihi HMK 305. (HUMK.nun 455.) maddesinde düzenlenmiş olup, tavzih yoluyla bir hükmün anlaşılamayacak biçimde bulunması veya açıklıkla anlaşılamaz ve çelişik fıkralar taşıması durumunda, hükümdeki gerçek anlamı meydana çıkarmak amacıyla başvurulan yasal bir yoldur. Hükmün tavzihi yoluyla, hükümle tanınmış haklar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilmesi ve değiştirilmesi de olanaksızdır.
Somut olayda, ilgili mevzuat uyarınca eski hükmü değiştirecek şekilde tavzih kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle 22.12.2011 tarihli tavzih kararının BOZULMASINA,
2- 24.11.2011 tarihli karar yönünden, işin esasına gelince;
6100 sayılı HMK’nun 297/son maddesindeki: “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü uyarınca hüküm fıkrasının infaza elverişli ve açık olması gerekmektedir.
Hükümler, davayı esastan çözümleyen, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardır. Hüküm ile taraflar arasındaki uyuşmazlık sona erer ve hüküm kesinleşince artık o uyuşmazlık hakkında … bir dava açılamaz. HMK’nun 297/son maddesi gereğince hüküm fıkrasının açıkolması taraflara bahşedilen vazife ve haklar, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde yazılmalı, hüküm infazı kabil olmalıdır. Dava açıldığı tarihteki şartlara göre karara bağlanmalı, şarta bağlı ve terditli hüküm kurulmamalı, hüküm fıkrasında asıl taleple birlikte yardımcı talepler hakkında da karar verilmelidir.
Mahkemece ihtilafın bir bölümünün çözülüp diğer bölümü ile ilgili araştırma ve inceleme, yapılıp bir karar verilmeksizin hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; davacının hangi tarih itibari ile Bağ-Kur sigortalılığının iptal edilmesi gerektiği tespit edilerek, yaşlılık aylığını çıkacak sonuca göre değerlendirmekten ibarettir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.