Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/23862 E. 2014/1096 K. 23.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/23862
KARAR NO : 2014/1096
KARAR TARİHİ : 23.01.2014

MAHKEMESİ : Turgutlu 1. Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/10/2012
NUMARASI : 2009/105-2012/625

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 01/03/1999-04/08/2005 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının davasının kabulü ile, davacının davalı N.. K..’nun ….. İlçesi ….. köyünde bulunan yazlık ev ve bahçesinde 01/08/2000 tarihinden 04/08/2005 tarihine kadar 1804 gün asgari ücret ile çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği, Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı yasanın 86/9. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren, tarafından verilip verilmediği, ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Yasanın kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de, çalışmasının konusu, sürekli, kesintili, mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu madde 288’de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı 506 sayılı Yasa’nın madde 3 B ve D’de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının dava konusu edilen dönem içinde davalı işyerinden Kuruma hiç bildiriminin yapılmadığı, dava konusu dönem içinde 28/10/1999-31/12/1999 tarihleri arasında 64 gün 11034671 sicil numaralı ve SS … Küçük San Yap Koop İnş ünvanlı işyerinden ve 10/03/2000-31/07/2000 tarihleri arasında 122 gün 11034671 sicil numaralı ve SS ….Küçük San Yap Koop İnş ünvanlı işyerinden hizmet bildiriminin yapıldığı, davacının çalıştığını söylediği yazlık ev ile ilgili bir işyeri kaydının bulunmadığı, dönem ve ücret bordrolarının olmadığı, tanık beyanlarının alındığı ancak tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu anlaşılmaktadır.
Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/432 Esas ve 2008/248 Karar sayılı Dosyasında davacı kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve manevi tazminat talebi ile bu davayı açmış olup dosyada bulunan bilirkişi raporunda davacının davalıya ait yazlık evin inşaatında, inşaat sonrası duvar yapımı, çevre düzenlemesi, köpek bakımı işinde 01/03/1999-10/08/2005 tarihleri arasında asgari ücretle her yıl yaz aylarında 4 ay olmak üzere zincirleme hizmet ektine istinaden çalıştığı ve ilk işe girdiği tarih olan 01/03/1999 tarihinde inşaatın devam etmiş olması sebebiyle o yıla mahsus olmak üzere Mart-Eylül döneminde 7 ayçalıştığı belirtilerek kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanmış olup mahkemece bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir ve karar taraflarca temyiz edilmeden kesinleşmiştir. İşçilik alacaklarına ilişkin olarak açılmış olan bu dosyada ve eldeki hizmet tespiti dosyasında dinlenen tanık beyanlarından davacının çalışmalarının kış aylarında devam edip etmediği net olarak tespit edilememiştir. Ancak, işçilik alacaklarına ilişkin olarak Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/432 Esas ve 2008/248 Karar sayılı Kararı güçlü delil durumundadır.
Yapılacak iş, davacının çalıştığını iddia ettiği yazlık eve komşu olan ve davacının çalışmaları konusunda bilgileri bulunan yazlık evin bulunduğu köyde yaşayan tanıkları tespit etmek, çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davacının çalışmalarının kış aylarında da devam edip etmediğini belirlemek, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koymak, davacının çalışmasının part-time olup olmadığını araştırmak, part-time çalışma olduğu anlaşılırsa gerektiğinde bilirkişi düşüncesine de başvurulmak suretiyle davacının günde kaç saat çalışmış olabileceğini belirlemek, giderek haftalık ve aylık çalışma sürelerini tespit etmek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç iş gününe karşılık olduğu hususu açıkça saptanmak ve çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun ve davalı işverenin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan N.. K..’na iadesine, 23/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.