Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/23774 E. 2014/254 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/23774
KARAR NO : 2014/254
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 16. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/11/2012
NUMARASI : 2011/1023-2012/512

Davacı, davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin iptaliyle borçlu olmadığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi….. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, limited şirket ortağı iken hissesini, 29.06.2009 tarihinde devreden davacı aleyhine şirketin 2008/5 ila 12 ve 2009/1 ila 6. aylar arasındaki borçlarından dolayı davalı Kurumca çıkartılan ödeme emrinin iptali ile davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının borçlu şirketin yöneticisi, temsil ve ilzama yetkilisi olmayıp sadece hissedarı olduğu, bu nedenle takip konusu prim borçlarından sorumluluğu bulunmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 506 sayılı Yasa’nın 80/12. maddesinde: Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkililerinin kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
Öte yandan, 6183 sayılı Yasanın 35. maddesine göre, (Değişik madde: 22.07.1998 – 4369/21. m.) Limited şirket ortakları (Değişik ibare: 04.06.2008 – 5766 S.K./3. m.) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. (Ek fıkra: 04.06.2008 – 5766 S.K./3. m.) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (Ek fıkra: 04.06.2008 – 5766 S.K./3. m.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Somut olayda, Kurumun gönderdiği 2010/24802 takip no’lu ödeme emrine göre; davacının ortağı olduğu şirketin 2008/5 ila 12 ve 2009/1 ila 6. aylara ait prim borcu nedeniyle toplam 16.312,51 TL amme alacağını ödemesinin istendiği, davacının 06.07.2004 tarihinde tescil edilen, …..Güvenlik Hizm. Tic. Ltd. Şti.’nin kurucu ortağı ve 20 paya karşılık hissedarı olduğu, bunun dışında herhangi bir yönetim kurulu üyeliği veya müdürlük görevinin bulunmadığı, şirketi temsil ve ilzama yetkisinin olmadığı, davacının şirketteki hissesini 29.06.2009 tarihinde devrettiği, devir işleminin 07.07.2009 tarihinde Türkiye Sicil Gazetesinde yayınlandığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, 6183 sayılı Yasanın 35. maddesi gereğince davacının şirket ortağı olarak şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hissesi oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulabileceği gözetilerek sözkonusu borcun tahsili için şirket hakkında takip yapılıp yapılmadığı ve borcun şirketten tamamen veya kısmen tahsil imkanı bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; dava konusu dönemde davacının şirket ortağı olduğu gözönünde tutularak, tahakkuk eden borçlardan sorumluluğunun varlığını 6183 sayılı Yasanın 35.maddesi çerçevesinde değerlendirmek, davacının limited şirkette hangi tarihlerde ne kadar paya sahip olduğunu, amme alacağının şirketin malvarlığından tahsil imkanı bulunup bulunmadığını belirlemek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.